Thumbnail
  • 15.01.2025

Kaza sonrası, genellikle pilot hatası bildirilir ve kamuoyu tatmin edilmek için basit açıklamalarla geçiştirilir. Ancak bu tür açıklamalar, olayın karmaşıklığını göz ardı eder ve gerçekte kokpitte neler olduğunu anlamaya yönelik derinlemesine bir inceleme yapmaz.Ancak, tüm bunlar aslında kolaya kaçmak anlamına gelir ve kokpitte gerçekten neler olup bittiğini tam olarak açıklamaya yetmez. Peki, tüm bunlar ne anlama geliyor? 

Havacılık, teknolojik açıdan büyük ilerlemeler kaydetmiş bir endüstri olmasına rağmen, uçak kazaları hâlâ trajik sonuçlara yol açan olaylar olarak bu genişletilmiş kokpit yapısı, yeni yönetimsel ve iletişimsel zorlukları beraberinde getirmiştir. karşımıza çıkmaktadır. Çoğu kaza, teknik arızalar, çevresel faktörler veya pilotaj hataları gibi nedenlerden kaynaklanırken, bu tür kazaların kökeninde genellikle daha karmaşık, insanî ve organizasyonel sebepler yatmaktadır. Özellikle, kokpitteki insan davranışları, kazaların oluşumunda önemli bir rol oynamaktadır. Bu makalede, uçak kazalarındaki kokpit dinamiklerini ve kazaların sebeplerini, çarpışma öncesinde kokpitte neler olup bittiğini inceleyerek değerlendireceğiz.

 Kokpit ve Kumanda Yapısının Evrimi

Uçak kazalarının pek çoğu, kumanda yapısındaki kusurlar, iletişim eksiklikleri ve liderlik sorunları gibi organizasyonel faktörlerden kaynaklanır. Havacılık tarihinin erken dönemlerinde, kokpitte yalnızca bir pilot bulunurken, zamanla daha fazla görevli yer almaya başlamıştır. Modern uçaklarda, kaptan pilot, yardımcı pilot (co-pilot) ve bazen uçuş mühendisi, navigatör gibi pek çok uzman yer alır. Bu süreç, uçakların daha karmaşık hale gelmesi ve görevlerin daha da dağılması ile paralel bir gelişim göstermiştir. Ancak, bu genişletilmiş kokpit yapısı, yeni yönetimsel ve iletişimsel zorlukları beraberinde getirmiştir.

Başlangıçta, kokpitin lideri olarak kaptan pilotun kararları sorgulanmazdı. Ancak, uçuş sürecinde büyük bir ekip çalışması gerektikçe, uçuş ekibinin diğer üyeleri de daha fazla sorumluluk almak zorunda kaldı. Bununla birlikte, kokpitteki bu yeni yapı, “otoriteye itaat” kültürünün pekişmesine yol açtı. Kaptan, uzun süreli tecrübesi ve yüksek statüsü nedeniyle çok sayıda durumda, herhangi bir sorgulamaya tabi olmadan karar veren bir figür haline geldi. Bu durum, bazen kazaların önlenebilmesi için gerekli olan kritik müdahalelerin yapılmamasına yol açtı.

 Kokpit İletişimi: Otomatikleşme ve Sorgulama Eksikliği

 Birçok uçak kazasının ardında, kokpitteki iletişimdeki aksaklıklar yatmaktadır. Kokpitteki iletişim, özellikle pilotlar arasında etkin ve açık bir bilgi akışı olmasını gerektirir. Ancak, uçuş sırasında, özellikle zorlu koşullar altında, bazen bu iletişimde kopukluklar yaşanabilir. Yardımcı pilot, kaptanın otoritesine duyduğu saygıdan ötürü, potansiyel olarak tehlikeli bir durumu dile getirmekten çekinebilir. Bu durum, özellikle kaptanın davranışlarının kesin ve net olduğu zamanlarda, daha da belirginleşir.

 Uçak kazalarının birçoğunda, yardımcı pilotların kaptanın kararlarına itaat etmekle birlikte, kendilerini tamamen geri çekmeleri sonucu kazalar meydana gelmiştir. Bu tür bir iletişim zayıflığı, “otomatikleşmiş” bir karar alma süreci yaratır. Kokpitteki herkesin kendi görevini yerine getirmesinin ötesinde, yapılan işlemin mantıklı olup olmadığını sorgulamaması, tehlikeli bir ortam yaratabilir. Bu, uçuş sırasında yanlış bir manevra yapılması ya da kritik bir hata yapılması durumunda, kazaların önlenemez hale gelmesine yol açabilir.

 Uçuş Eğitimindeki Eksiklikler

 Uçuş mürettebatının eğitiminde, bu tür liderlik ve otoriteye dayalı kültürün etkisi oldukça büyüktür. Uçuş eğitimlerinde, kaptan pilotların ne kadar deneyimli olursa olsun, genellikle bir hata yapamayacakları varsayılır. Ancak, bu eğilim, ekibin diğer üyelerini karar verme süreçlerinden dışlayabilir. Yardımcı pilotlar ve diğer personel, kaptanın emirlerine odaklanmakla yükümlüdür, ancak bu durum onların kendi muhakemelerini kullanmalarına engel olur.

 Gelişen uçak teknolojisi ve otomasyon sistemleri, pilotların daha az insanüstü yeteneklere dayalı olarak uçuş yapmalarını sağlasa da, kokpitteki liderlik ve kumanda yapısının zayıflamış olması, hâlâ büyük bir güvenlik riski taşımaktadır.

 Kumanda Yapısındaki Kırılganlıklar

 Çoğu zaman, uçak kazalarının raporları, pilotaj hatasından ya da bir sistem arızasından kaynaklandığı belirtilse de, temel  bir faktör daha vardır: kumanda yapısının kırılganlığı. Kokpit yapısındaki liderlik anlayışı, karar alma süreçlerini doğrudan etkiler. Kaptanın egosu ve otoritesine dayalı bir yapı, bazen yardımcı pilotun doğru müdahalelerde bulunmasına engel olabilir. Uçak kazalarında genellikle, kaptanın yanlış bir karar alması durumunda, yardımcı pilotun bu kararı sorgulamak yerine ona uyması, kazanın önemli bir nedenidir.

 Özellikle büyük ve karmaşık uçaklarda, farklı yetkilerdeki pilotların ve mürettebatın bir arada çalışması gerekmektedir. Ancak, kumanda yapısındaki otoriter yaklaşım, kritik anlarda yalnızca kaptanın sesini duyuran bir ortam yaratabilir. Bu durum, bir acil durum sırasında, tüm ekibin kolektif aklının devreye girmesini engelleyebilir. Örneğin, bir kaptanın acil bir durumda yalnızca kendi deneyimi ve bilgisiyle hareket etmesi, yardım almayı reddetmesi, ya da bir yardımcı pilota veya uçuş mühendisine danışmaması, felakete yol açabilir.

 Yardımcı Pilotun Rolü ve Yetki Eksiklikleri

Kokpitteki en büyük zorluklardan biri, yardımcı pilotların genellikle kaptan tarafından belirlenen kararları sorgulamaması ve kendi düşüncelerini öne sürmemesidir. Yardımcı pilot, eğitimi gereği kaptanın yanındaki “yardımcı” rolünü üstlenir ve genellikle kaptanın kararlarına saygı gösterir. Ancak, bu itaatkâr yaklaşım, kritik anlarda yardımcı pilotun karar almasına engel olabilir. Birçok kaza, bu pasif tutumun sonucu olarak, yardımcı pilotun gerekli müdahaleyi yapmaması sonucu gerçekleşmiştir.

Bu sorun, özellikle “Kaptan ve Yardımcı Pilot” yapısının bir sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Uçuş güvenliği açısından, her iki pilotun da kendilerini eşit yetkilere sahip ve bağımsız düşüncelere sahip bireyler olarak görmeleri gerekmektedir. Yardımcı pilot, kaptanın kararlarını sorgulama hakkına sahip olmalı ve kritik durumlarda sözünü geçirebilecek cesareti göstermelidir. Ancak geleneksel kumanda yapısındaki otorite, yardımcı pilotların bu tür bir cesareti göstermesini engelleyebilir.

 Çarpışma Öncesi Sonrası

Çarpışma öncesindeki anlar, genellikle karar alma süreçlerinin bir yansımasıdır. Kokpitteki liderlik ve iletişim tarzı, kazaların önlenmesi için gerekli olan kararların alınmasına doğrudan etki eder. Özellikle, kriz anlarında ekip üyeleri arasında sağlıklı bir iletişim ve açık bir bilgi akışı sağlanmazsa, hatalı bir kararın alınması veya durumun yanlış değerlendirilmesi ihtimali artar.

Çarpışma öncesinde, her iki pilot arasında yeterli bir iletişim kopukluğu, uçuşun doğru şekilde yönetilmemesine sebep olabilir. Bu durum, özellikle yardım ve müdahale talep etme noktasında anlaşmazlıklara yol açar. Yardımcı pilotun kaptanın kararını sorgulamaması ya da kaptanın diğer mürettebat üyelerinin uyarılarını dikkate almaması, kazaların temel sebeplerinden biridir. Bu noktada, kokpitteki kumanda yapısının ve liderlik anlayışının değişmesi, uçuş güvenliğini artıracak önemli bir adım olacaktır.

 Çözüm: Daha Etkin Bir Eğitim ve Kumanda Yapısı

Bu tür kazaların önüne geçebilmek için, uçuş eğitiminin daha fazla katılımcı ve etkileşimli hale getirilmesi gerekmektedir. Mürettebat Kaynak Yönetimi (CRM) gibi eğitimler, uçuş ekibinin iletişim ve karar alma becerilerini artırmayı amaçlamakta, ancak bu eğitimlerin sadece kaptanın yönetim becerilerini geliştirmeye odaklanması, sistemin tüm üyeleri için sorunları çözmede yeterli olmayabilir. Uçuş ekibinin her bir üyesinin özgürce ve doğru bir şekilde muhakeme yapabilmesi sağlanmalıdır.

Ayrıca, kokpitteki liderlik yapısının da gözden geçirilmesi ve fazla otoriter bir yaklaşımın ortadan kaldırılması gerekir. Kaptanın egosunun ön planda tutulması yerine, uçuş ekibinin ortak bir anlayışla, gerektiğinde birbirlerinin kararlarını sorgulamalarına olanak tanıyacak bir kültür oluşturulmalıdır. Bu, özellikle yüksek riskli durumlarda, bütün mürettebatın daha etkin bir şekilde çözüm üretmesini sağlayacaktır.

 Uçak kazalarının pek çoğu, kokpitteki insan faktörleri ve iletişim eksikliklerinden kaynaklanmaktadır. Kaptanın otoritesine duyulan saygı ve yardımcı pilotun pasif rolü, kriz  anlarında tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Kokpit dinamiklerinin ve kumanda yapısının zaman içinde evrilmesi, uçuş güvenliği açısından kritik bir öneme sahiptir. Etkili bir iletişim, güvenli ve etkin bir liderlik, mürettebatın ortak akıl ve strateji geliştirebilmesi, çarpışmaların ve kazaların önlenmesinde belirleyici faktörlerdir. Dolayısıyla, kokpit içindeki iletişimin güçlendirilmesi, liderlik anlayışının gözden geçirilmesi ve her pilotun kendi yetki ve sorumluluklarını bilinçli bir şekilde yerine getirmesi, havacılığın güvenliğini artırmaya yönelik önemli adımlardır.

Önerdiklerimiz

1968 © Uçak Teknisyenleri Derneği