Cumhuriyetimizin 100 yıllık tarihinde, Türk havacılığı ilk Türk uçağı Vecihi’den ‘Milli Muharip Uçak’a kadar çok sayıda hayata geçmiş, yarım kalmış ve son yıllarda geliştirilen onlarca projeye sahip. Tek eksik, Türkiye Yüzyılı’na yakışır yerli ve milli bir yolcu uçağı… Neden olmasın?
Bundan 79 yıl önce Nuri Demirağ’ın fabrikasında üretilen Türk yolcu uçağının ilk uçuşu başarıyla gerçekleşti. 1940’lı yıllarda faaliyetleri bıçak gibi kesilen milli havacılık sanayii yıllar süren ‘uykusundan’ uyandı. Günümüzde yerli ve milli imkanlarla üretilen birbirinden farklı hava araçları gökyüzüyle art arda buluşuyor. Bizler ilk emri “Oku!” olan bir dinin ahlakı ile sarmalanan insanlarız. Bizler zamanın en büyük ARGE’cisi, mucidi Fatih Sultan Mehmed’in torunlarıyız. Bizler “İstikbal Göklerdedir” diyen bir Ata’nın evlatlarıyız. Ülkece gerçekleşecek hayallerimizin yaşı ve sınırı yok diyerek yazıma başlıyorum.
“3 Mayıs 1934 günü havacılıkla ilgili önemli bir gün daha yaşandı. Kayseri Tayyare Fabrikası’nda tek motorlu 6 avcı tayyarenin yapımı sonuçlandı. Ardından açık arazide deneme uçuşları yapıldı. Yapılan uçuşlar ile tayyare çok beğenildi. Bu tayyarelerden bir tanesi daha uzun bir deneme uçuşu için Kayseri alanından küçük bir törenle havalandı.
Tayyare, şehir üzerinde bir tur atıp kanatlarını sallayarak hava alanındakileri selamladıktan sonra Ankara’ya yöneldi. Motor tıkır tıkır çalışıyor ve tayyare her komuta anında yanıt veriyordu. 45 dakikalık bir uçuştan sonra ufukta Ankara göründü.
Alçalarak alana yaklaştı. Gelen ilk Türk yapımı avcı tayyaresiydi. Yumuşakça alana indi, pistte ilerledi, kalabalığın ve ona can veren makinistlerin (uçak teknisyenlerinin) heyecanla beklediği yere yaklaşıp durdu. Tayyarenin gövdesinde kırmızı beyaz bir dikdörtgen, kuyruğunda ay yıldız işareti vardı. Kalabalık, tayyareyi, pilotu ve makinistleri alkışlamaya başladı.”
Geriye dönüp bakıldığında, Osmanlı’nın son dönemlerinden başlamak üzere hem milli mücadele dönemi hem de Cumhuriyet’in ilk yıllarında buna benzer çok sayıda gurur verici olay var. Bugün ‘acı hatıralar’ olarak adlandırılan bu süreçte, maalesef Türkiye’nin ulusal savunma sanayii kurma girişimleri ve havacılık hikayesi hep baltalandı.
İlk adım 1909’da atılıyor
Ülkemizde askeri havacılığın kuruluşuyla ilgili ilk resmi yazının yazıldığı tarih haliyle ilk adım olarak kabul ediliyor. 13 Ekim 1909 tarihinde atılan bu imzanın ardından yaşananları belirli dönemlere ayırmak mümkün.
Kaynaklara göre; Türk Askeri Havacılığı için 1909-1911 yılları fikri hazırlık süreci olarak görülüyor. 1911-1913 yılları kuruluş, 1913-1919 gelişme, 1919-1923 yeniden doğuş ve 1923-1938 yılları ise yükseliş dönemi olarak kabul ediliyor.
1911’den itibaren yönetimde olan isimlerin savunma sanayiinin gelişmesi ve bilhassa askeri havacılık plan-projelerine yoğunlaşması dikkat çekiyor. Gerek Birinci Dünya Savaşı döneminde uçakların ne denli etkili sonuçlar doğurabildiğinin görülmesi, gerek giderek gelişen teknolojiler, bakış açısının değişmesinde önemli roller oynuyor.
Girişimlerin hepsi bir şekilde akamete uğradı
Anadolu’nun kadim topraklarında havacılık meselesi en üst düzeyde ele alınmış ve dönemine göre oldukça iyi adımlar atılmış olsa da günün sonunda hemen tüm teşebbüslerin bir şekilde akamete uğradığı görülüyor.
1925 yılında Gazi Astsubay Pilot Vecihi Hürkuş’un kendi uçağını imal etmesi ve uçmayı başarması milat olarak kabul ediliyor. Ancak Hürkuş’un yaptığı uçağın sertifikası yok diye 15 gün hapis cezası alması, uçağa bir türlü sertifika verilmemesi, bürokraside karşısına çıkarılan zorluklar, henüz filizlenme aşamasındaki bir cevherin üzerinin kapatılmasına benziyor.
Vecihi Hürkuş, 1930 yılında Kadıköy’de 3 ay gibi kısa bir sürede ilk Türk sivil uçağı kabul edilen, kendisinin de ikinci uçağı olan “Vecihi XIV”ü üretti. Bu uçakla ilk uçuşunu 27 Eylül 1930’da Kadıköy Fikirtepe’de gerçekleştirdi. Bu uçakları ilk eğitim ve spor uçağı “Vecihi XV”, 160 beygirlik Mercedes uçak motorlu deniz kızağı “Vecihi SK-X” ve “Vecihi XVI” kabin uçağı izledi.
İlk uçak fabrikası olan TOMTAŞ’ın 6 Ekim 1926 tarihinde Alman Junkers firması ile ortak olarak Kayseri’de kurulması akla gelen diğer örneklerden biri. Anlaşmazlıklar ve taahhütlerin yerine gelmemesi nedeniyle 3 Mayıs 1928 tarihinde Alman Junkers’in ayrılması ile fabrikanın faaliyetine son verildi. 1931 yılında bu fabrika Milli Savunma Bakanlığı’na devredilerek yabancı lisanslar altında 1939 yılına kadar uçak üretildi.
Türk havacılık tarihinden Nuri Demirağ geçti
Takvimler 10 Ocak 1944’ü gösterdiğinde Demirağ’ın ürettiği Türkiye’nin ilk yolcu uçağı test uçuşunu başarıyla tamamladı. Türk havacılık tarihine adını altın harflerle yazdıran Demirağ’ın başına gelenler de aslında ülkemizdeki havacılık geçmişinin bir özeti.
Yabancı lisanslar ile uçak üretmenin yanlış olduğuna inanan özel sektör girişimcisi Nuri Demirağ, 10 yıllık bir plan çizip öncelikle 1936’da Beşiktaş’ta uçak fabrikasını kurdu. Atatürk Havalimanı’nın olduğu alan olan Elmas Paşa Çiftliği’ni alarak orada uçuş alanı ve Gök Okulu işlerini hayata geçirdi.
İlk yolcu uçağını bu fabrikada 1941 yılında imal etti. O dönemin en iyilerinden biri olarak kabul edilen “Nu.D-36” ve “Nu.D-38” yolcu uçaklarını Türk mühendisler ve uçak bakım teknisyenlerinin özverili çalışmaları ile üretti. İmza attığı uçaklar 32 bin uçuş sortisi gerçekleştirdi. Gök Okulu’nda 290 pilot yetiştirdi.
Nuri Demirağ, havacılık alanındaki çalışmalarına 1939’da Türkiye’nin ilk yerli paraşüt üretimini gerçekleştirerek devam etti. 1941’de tamamen Türk yapımı ilk uçak, İstanbul’dan Divriği’ye uçtu. Türk Hava Kurumu’ndan 10 adet uçak ve 65 adet planör siparişi aldı.
THK tarafından sipariş edilen 65 planör kısa sürede teslim edildikten sonra Nu.D-36 adlı 24 eğitim uçağı tamamlandı, deneme uçuşları İstanbul’da gerçekleştirildi.
THK’nin siparişi olan ve son olarak İstanbul’dan Eskişehir’e uçan uçakların teslimi için Eskişehir’de bir kez daha test uçuşu yapılması talep edildi. Selahattin Reşit Alan, 1938’de Nu.D-36 uçağıyla iniş yaparken, hayvanların hava alanına girmemesi için açılan hendeği göremeyip oraya düştü. Alan’ın vefat ettiği bu kazanın ardından THK siparişini iptal etti.
Yaptığı uçaklar, teknik bilirkişi mahkemede lehine karar vermesine rağmen kabul edilmedi. Teminat mektupları feshedilince finansal olarak zor duruma düştü. Bu uçaklara İran ve Irak talip olunca “Yakarız ama yine de sattırmayız” denilerek engellendi. Demirağ’ın uçak fabrikasının harp sanayii statüsü Bakanlar Kurulu kararı ile 11 Haziran 1949 yılında kaldırıldı.
Danimarka’ya uçak satan, çok sayıda ülkeden sipariş alan Türkiye, bir süre sonra bahsi geçen başarılara imza atan fabrikaların kapısına kilit vurdu, kişisel servetlerini ve tüm hayatlarını bu uğurda harcayan isimlere türlü zorluklar çıkarıldı.
Marshall planı ile işler değişiyor
Bahsettiğimiz dönemde kişisel hırslar, yönetimsel engeller, dış baskılar gibi çok sayıda etmeni, olayı saymak mümkün. Ancak Türkiye’nin yerli ve milli savunma sanayii hülyasının en büyük darbeyi yediği dönemlerden biri hiç şüphesiz 1945 yılı ve sonrası.
O tarihlerde Amerika’dan iktisadi yardım talebinde bulunulması, 1948 yılında meşhur Marshall Planı ile yardımların başlaması ciddi bir kırılma noktası. Türkiye’yi ‘tarım ülkesi’ olarak kodlayan güçlerin içerideki yansımalarıyla uçak ve motor fabrikalarının ‘traktör fabrikalarına’ dönüştürülmesi de yine bu döneme denk geliyor.
Kıbrıs Harekatı dönüm noktası oldu
Türkiye, 1974’teki Kıbrıs Barış Harekatı sırası ve sonrasında bir ülkenin neden kendi milli savunma sanayiine sahip olması gerektiğini çok daha net bir şekilde anladı. 1940’ların ardından çok uzun yıllar bir arpa yolu ilerlenemeyen alanlarda 1974 sonrasında kurulan fabrikalarla bir ivme başladı.
O günlerde atılan tohumlar, 90’lı yıllarda daha farklı bir noktaya geldi. 2000’li yılların başında itibaren yerli ve milli savunma sanayiine bakış açısı değişti. Bu dönemle birlikte çok daha geniş bütçeler ve siyasi kararlılık farklı alanlarda kritik işlere imza atılmasının önünü açtı.
Nu.D-36’dan Milli Muharip Uçak’a
Bugün gelinen noktada yerli ve milli imkanlarla geliştirilen çok sayıda proje derin uykudan uyanan bir devin ilk adımları olarak kabul ediliyor. “Milli Muharip Uçak”tan “Bayraktar Kızılelma”ya, “ATAK” helikopterlerinden “Kargu” ve “Cezeri”ye kadar çok farklı görevler üstlenebilecek onlarca proje, Türk havacılık tarihinde yarım kalan hikayenin yeni oyuncuları olarak öne çıkıyor.
Bugün hangi projeler gündemde?
10 Ocak 1944’te Nuri Demirağ’ın fabrikasında üretilen Türk yolcu uçağının ilk uçuş denemesinin üzerinden 79 yıl geçti. Bugün Türkiye söz konusu alanda bambaşka bir seviyeye gelmiş durumda.
Günümüzde konuştuğumuz kimi havacılık projelerinden de kısaca bahsedelim…
Milli Muharip Uçak
TUSAŞ tarafından geliştirilen ve Türkiye’nin 2020’li yılların sonunda seri üretim aşamasına getirmeyi planladığı beşinci nesil jet muharip uçak projesi. 2023 yılında motor çalıştırıp taksi testlerine başlaması ve yine aynı yıl içinde ilk uçuşunu yapması hedefleniyor. Türk Hava Kuvvetleri envanterinde bulunan eski F-4 ve F-16 uçaklarının yerini alması bekleniyor.
Bayraktar Kızılelma
Türkiye’nin insansız savaş uçağı. 9 Eylül 2022 tarihinde ilk motor entegrasyon testi başarıyla yapıldı. Aynı yılın kasım ayında otomatik taksi ve hızlı koşu testleri gerçekleştirildi. 14 Aralık 2022 tarihinde ilk uçuşunu yaparak Türk havacılık tarihine adını altın harflerle yazdırdı.
TUSAŞ Anka ve Bayraktar TB-2
Her iki platformda Türkiye’nin insansız hava araçları konusunda geldiği noktanın en önemli kilometre taşlarından biri oldu. Yurt içinde ve sınır ötesindeki çok sayıda operasyonda kritik görevleri başarıyla tamamladılar. Ayrıca Suriye’den Libya’ya, Azerbaycan, Ukrayna’ya ve Afrika ülkelerine kadar çok farklı coğrafyalarda rüştlerini ispat ettiler.
Hürjet
Ağustos 2017’de “Jet Eğitim Uçağı Geliştirme Projesi” olarak başlatıldı. Nisan 2018’de kavramsal tasarım aktiviteleri, Temmuz 2019’da ön tasarım faaliyetleri, Şubat 2021’de kritik tasarım faaliyetleri başarıyla sonuçlandırıldı. 18 Mart 2023’te ilk uçuşunu yapan Hürjet’in 2025’te envantere girmesi bekleniyor.
Hürkuş
Temel eğitim ve hafif kara saldırı uçağı olan iki kişilik, alçak kanatlı, tek motorlu turboprop bir uçak. Adı Birinci Dünya Savaşı ve Türk Kurtuluş Savaşı gazisi, ilk Türk uçak üreticisi Vecihi Hürkuş’tan esinlenerek verildi.
Akıncı
Türkiye’nin yüksek irtifa uzun dayanıklılık (MALE) sınıfına sahip silahlı insansız hava aracı. İlk kez 29 Ağustos 2021 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri envanterine girdi. Yerli ve milli olarak geliştirilen çok sayıda mühimmatı ateşleme beceresine sahip. Türk Silahlı Kuvvetleri’ne teslimatı aralıklarla devam ediyor. Hali hazırda 4 ayrı ülkeye ihraç edilen platforma dünyanın dört bir yanından yoğun ilgi var.
,
Aksungur
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin taktik gözetim ve keşif görevleri için TUSAŞ tarafından tasarlandı ve üretildi. Aksungur iki adet turboşarjlı motora sahip.
Bayraktar TB-3
Baykar tarafından üretilen katlanır kanatlı ve kısa mesafede iniş-kalkış özelliğine sahip bir silahlı insansız hava aracı. TCG Anadolu Amfibi Çıkarma gemisi üzerinde konuşlanacak.
ANKA-3
TUSAŞ‘ın geliştirdiği insansız, jet motorlu, gövde içinde silah sistemleri barındıran, yüksek yük taşıma kapasiteli, düşük radar izi olan, kuyruksuz savaş uçağı projesi. Yaklaşık 7 tonluk azami kalkış ağırlığına sahip olacak. Yakın zamanda görücüye çıkması planlanan insansız savaş uçağı, ANKA’dan elde edilen tecrübeler ışığında geliştiriliyor.
Vestel Karayel
Türkiye’nin ürettiği bir diğer taktik insansız hava aracı. Sözleşme gereksinimleri 18 bin feet tavan irtifası, 35 kilogram faydalı yük taşıma kapasitesi ve asgari 8 saat havada kalış idi. Ancak tasarım, bu değerlerin daha üstündeki değerlere göre yapılmıştır. Geliştirilen sistem 22 bin 500 feet irtifaya kadar görev yapabilmekte, faydalı yük bölmesinde yapısal olarak 70 kilograma kadar faydalı yük taşıyabilmekte, 20 saat havada kalabilmektedir
T-625 Gökbey
Türk Silahlı Kuvvetleri ve sivil havacılık alanlarında kullanılması amacıyla Türkiye’nin coğrafi ve iklim koşullarına göre Türk mühendisleri tarafından tasarlanan, geliştirilmekte olan ve TUSAŞ tesislerinde üretilen genel amaçlı helikopter.
Alpagut
Alpagut Yerli ve milli imkanlarla geliştirilen akıllı dolanan mühimmat… Kara, deniz hedeflerinin yanı sıra radar ve haberleşme sistemlerine, komuta merkezi gibi kritik tesislere ve fırsat hedeflerine karşı etkin bir güç olacak. STM ve Roketsan işbirliğiyle geliştirildi.
Kargu İHA
Azami 10 kilometre menzile sahip. Yaklaşık 30 dakika boyunca havada kalabiliyor. 1.3 kilogram ağırlığındaki parçacıklı harp başlığı ile anti-personel görevi icra edebiliyor. TSK tarafından çok etkin bir şekilde kullanılan platformun bugüne kadar en az 10 ülkeye ihraç edildiği biliniyor.
ATAK Helikopteri
Türkiye’nin coğrafi ve iklim koşullarına göre tasarlanan, TUSAŞ ve İtalyan AgustaWestland ortak üretimi taarruz ve taktik keşif helikopteri. İtalya’dan alınan gövde tasarımına Türk mühendislerin geliştirdiği özgün silah ve yazılım sistemlerinin entegre edilmesiyle T-129 ATAK helikopteri ortaya çıkarıldı. Filipinler’e de ihraç edilen platformun yakın gelecekte Nijerya’da da gökyüzüyle buluşması bekleniyor. Ayrıca, ATAK-II versiyonu için de çalışmalar tüm hızıyla sürüyor.
Kargı İHA
Lentatek imzalı Kargı, Anti-Radyasyon İHA yetenekleriyle İsrail’in Kamikaze İHA’ları “Harpy” ve “Harop” arasında bir yere konumlanıyor. Kargı, dolanan mühimmat özelliğiyle hava savunma sistemlerinin baskılanması ve imhası görevlerinde kullanılacak. Ayrıca farklı stratejik hedeflere karşı da rol oynayabiliyor.
HAVELSAN BAHA
Dikey iniş ve kalkış yeteneği, tam otonom görev kabiliyeti, farklı faydalı yüklerin entegre edilmesine izin veren modüler mimarisi ve daha birçok üstün özelliğiyle tüm insansız sistemlerle ortak harekat yapabilen bir Bulutaltı Otonom Hava Aracı.
Baykar Cezeri
Baykar Teknoloji tarafından tasarlanıp üretilen bir uçan araba. Adını Müslüman bir hezârfen olan İsmail Cezeri’den aldı. Prototip olarak ilk defa Teknofest 2019’da tanıtıldı. İlk test uçuşunu Eylül 2020’de yaptı. Taşıt, yolcu ve kargo taşımacılığında minimum teknik ve havacılık bilgisi gerektirerek güvenli bir şekilde kullanılabilecek şekilde tasarlandı. Geliştirme faaliyetleri devam ediyor.
Yeni hedefimiz yolcu uçağı olmalı!
Cumhuriyetimizin 100’üncü yılının kutlandığı bugün, ülkemizin üreteceği bir yolcu uçağımız peki neden olmasın? Bu ülkenin vatandaşı Türk mühendislere ve tecrübeli uçak teknisyenlerine sahibiz. Bu bir hayal değil, ben ve benim gibi nice uçak teknisyeninin böyle bir projede seve seve gönüllü olacağından ve görev alacağından eminim.
Gökyüzünün sınırı yok, hayallerimizin de sınırı olmasın!
Kaynakça: www.trthaber.com