Thumbnail
  • 09.05.2024

3 Şubat 1933’te yaptığı ilk uçuş ile Türkiye’nin bayrak taşıyıcısı milli havacılık gururumuz olan, Türk Hava Yolları’nın, 20 Mayıs 1933'te 5 uçak ve 30'dan az çalışanla başlayan yolculuğuna, 91. yılını kutladığı 2024 yılında dünyanın en fazla ülkesine uçan havayolu olarak devam ediyor.

Büyük Türkiye Cumhuriyeti’nin 10. yıldönümünde, takvimler 1933 yılını gösterdiğinde Avrupa’da askeri havacılığın yanı sıra sivil havacılıkta da epey yol kat edilmişti. Avrupa Kıtası’nda pek çok önemli havayolu kurularak faaliyete geçmişken genç ve dinamik Türkiye Cumhuriyeti için bekleme zamanı değildi.

Türkiye, 1912-1913 yıllarında Yeşilköy'de uçakları, pilotları ve teknisyenleri ile teşkilatlanmak suretiyle havacılığa ilk adımı attı. Bu atılımlarla oluşan askeri hava gücü, millet ve vatanı yok olma sınırına kadar götüren Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı’nda gördüğü değerli hizmetlerle yakın tarihimizde bir övünç nedeni oldu. Cumhuriyetin ilanını izleyen yıllar, savaştan yeni çıkmış halk fakir ve yorgun, devlet ise parasızdı. Bu koşullar altında havacılığın geliştirilmesi çok zor olacaktı. Nihayet Cumhuriyetin 10'uncu yıldönümüne gelindi ve Amerika'dan King-Bird tipi iki yolcu uçağı satın alındı. İstanbul'a gelen bu uçaklar, 3 Şubat 1933 tarihinde Ankara’ya götürülmek üzere yola çıkarıldı. Bir saat on dakikalık bir uçuştan sonra Eskişehir'e varıldı. Burada bir süre dinlenildikten sonra yine bir saat on dakikalık bir uçuşla hedefe ulaşıldı. İniş yeri, Gazi Terbiye Enstitüsü'nün önünde bulunan alandı. Aynı tarihlerde Almanya'dan daha önce satın alınmış bulunan iki adet Junkers tipi küçük yolcu uçağı da elde hazır bulunuyordu. Böylece 4 uçaklı bir filo oldu. 

Atatürk, en önemli özelliklerinden biri olan ileri görüşlülüğü sayesinde, o dönemde pek çok kişinin farkında olmadığı bazı gerçekleri sezmiş,“İstikbal göklerdedir. Göklerini koruyamayan uluslar, yarınlarından asla emin olamazlar” sözü ile havacılığın ne kadar önemli olduğunun altını çizmişti. Bu yıllarda havacılık yeni doğmuş, gelişme dönemini yaşanmıştı. Uygarlığın akış yönü, bilim ve teknolojinin hızlı temposu, ulusları geleceklerini göklerde aramaya zorlamaktaydı. Bu doğrultuda Atatürk’ün “Kanatlı bir gençlik memleketin geleceği bakımından en büyük güvencedir. Bir gün batılı ayaklar Ay’da ayaklarının izlerini bırakacaklarsa, bunların arasında bir de Türk’ün bulunması için şimdiden çalışmalara girişmek, aşamalar kaydetmek gerekir.” ifadesi de Atatürk’ün havacılığın gelecekte ulaşacağı seviye ile ilgili öngörüsünü ortaya koymaktaydı.

20 Mayıs 1933 tarihinde, 2186 Sayılı Kanunla Milli Savunma Bakanlığı'na bağlı olarak Hava Yolları Devlet İşletmesi İdaresi adı altında bir teşkilatın hizmete girmesi kabul edildi ve Türk Hava Yolları’nın kuruluşu tamamlanmış oldu. Filo, Türk Hava Postaları adı ile faaliyete geçerken Cumhuriyetin  10'uncu yıldönümü nedeniyle hediye edilen bir adet ATH-9 tipi yolcu uçağı da filoya eklenince uçak sayısı 5'e çıktı. İlk ticari hava limanı, Ankara’da bugünkü Çimento Fabrikasının karşısında bulunan ve Güvercinlik adı ile anılan alanda hizmete girdi. Bu dönemde isim değişikliğine uğradı ve ismi "Devlet Hava Yolları Umum Müdürlüğü" oldu. Türkiye’nin ilk havacılarından Fesa Evrensev’in genel müdürlüğü üstlendiği bu dönemde, gökyüzünde Ay yıldızlı bayrağı ilk kez toplam 28 koltuk kapasitesine sahip 5 uçaklık filosuyla taşımaya başlayan küresel marka, bugün modern filosuyla her gün yüzbinlerce yolcuyu dünyanın dört bir yanına ulaştıran yolculuğuna çıkmış oldu.

Türk Hava Yolları, 1943-1945 yılları arasında filosuna kattığı yeni uçaklarla bugünkü başarının temellerini attı. Yolcu kapasitesinin ve hedeflerin büyümesiyle birlikte, ilk yurtdışı seferini 1947 yılında, Ankara – İstanbul – Atina hattında gerçekleştirdi. TC-ABA tescil kodlu DC-3 uçağı ile gerçekleştirilen uçuş, toplamda 2 saat 40 dakika sürdü. İlk Atina seferinden 4 yıl sonra Türk Hava Yolları, 1951 yılında Lefkoşa, Beyrut ve Kahire ile uluslararası uçuş noktalarını genişletti.

1953 yılına gelindiğinde Chicago Sözleşmesi'nde yapımına karar verilen uluslararası havalimanı, İstanbul Yeşilköy'de tamamlandı ve uluslararası hava trafiğine açıldı. Liman, uluslararası standartlarda bir piste, modern bir yolcu terminaline, bakım hangarlarına ve elektronik telsiz donanımına sahipti.

Devlet Hava Yolları Umum Müdürlüğü’nün ismi, 6623 sayılı kanunla değiştirilerek bugünkü Türk Hava Yolları ismini aldı ve 1955’te ortaya çıkan bu isimle Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği IATA’nın üyeleri arasındaki yerini aldı. 

1955 yılında, 5 adet Viscount 794 uçağı filoya katıldı. Böylece pistonlu motorlardan tepkili motorlara geçilerek, Türk sivil havacılık tarihinde yeni bir dönem açıldı.

1957 yılı itibarıyla Türk Hava Yolları filosunda, 19 adet DC-3 ve 7 adet Heron yolcu uçağı, 2 adet C-47 kargo uçağı olmak üzere toplam 28 adet uçak bulunuyordu. 

1961 yılına gelindiğinde Kaptan pilotlar Zihni Barın ve Nurettin Gürün, 30 saatlik bir uçuşla Atlantik'i ilk kez aşarak 2 adet F-27 tipi uçağı Amerika Birleşik Devletleri’nden İstanbul'a getirdi.

Türk Hava Yolları'na ait ilk yurtdışı jeti, Ankara-İstanbulBrüksel seferlerini gerçekleştirdiğinde tarihler 1967'yi gösteriyordu. 

Türk Hava Yolları, 1974 yılında çift koridorlu ve 345 koltuk kapasiteli 3 adet McDonnell Douglas DC-10 filosuna kazandıran ve Avrupa’da bu uçağı satın alan ilk havayolu olma başarısını gösterdi. 

1985 yılında, 4 adet Airbus A310'un filoya katılmasıyla birlikte ilk Uzakdoğu ve okyanus aşırı seferler gerçekleşti. 

Aynı dönemde Atatürk Havalimanı'ndaki Elektronik Bilgi İşlem Merkezi faaliyete geçti, tüm rezervasyon ve kayıp bagaj işlemleri elektronik ortamda yürütülmeye başlandı.

1993'te ise 11 adet Boeing 737 ve 2 adet Airbus 340-300 uçakları filoya katıldı. Airbus 340 uçaklarının katılımıyla Tokyo’ya direkt uçuşlara ve First Class, Business Class, Ekonomi Class olmak üzere üç ayrı sınıfta hizmet sunulmaya başlandı.

A-310-318 uçaklarında First Class uygulaması ve hızlı bagaj hizmeti vermek amacıyla Bagaj Handling Sistemi (BAHAMAS) 1995 yılında uygulanmaya başlandı.

1996 yılında Airbus tarafından Türk Hava Yolları’na 'A340 Uçaklarını Dünyada En Etkin Kullanan Havayolu Ödülü' verildi ve Türk Hava Yolları pilotları Airbus'ta eğitmen pilot olarak görev almaya başladı.

2000’li yılların ilk döneminde küresel havacılık sektöründe yaşanan duraklama ve gerilemenin aksine Türk Hava Yolları yeni yatırımlar, açılan hatlar ve genişleyen filosu ile önemli bir büyüme sürecine girdi. Bu dönemde yalnızca yolcu taşıyan bir şirket olarak kalmadı ve uçak bakım onarımı, kargo taşımaları, yer hizmetleri, havacılık ve uçuş eğitimi alanlarında da diğer havayollarına hizmet sunan bir marka konumuna geldi. 2001 yılında Sabiha Gökçen Havaalanı'ndan Ankara'ya seferler başladı.

2005 yılında, Türk Hava Yolları için büyük satın alma gerçekleştirildi. Airbus'tan 36 adet A-330-200, A-321-200 ve A-320-200; Boeing'den 23 adet B-737-800 alınarak toplam 59 uçak filoya kazandırılırken 23 yeni dış hat açma kararı alındı. Bu yıl aynı zamanda Turkish HABOM, Türk Hava Yolları Teknik ve Türk Hava Yolları Eğitim’in kurulması kararının alındığı yıl oldu. Yine aynı yıl Airbus ve Boeing'den sipariş edilen 59 uçaktan ilk 3'ü olan yeni nesil Boeing 737-800, Airbus A320 ve Türkiye'nin ilk Airbus A330'u filoya katıldı.

2006 yılında Global havayolu firmaları ittifakı olan Star Alliance'a katılan Türk Hava Yolları, havacılık emniyeti standartı olan IOSA Programı denetimini başarıyla geçerek Türkiye'deki ilk "IOSA Operatörü" oldu. Aynı yıl özel yolcu programı Miles&Smiles ile üyelerine avantajlar sağlamaya başladı.

THY, Skytrax tarafından dünyanın en iyi ekonomi sınıfı yemek hizmeti veren ve Avrupa'nın en hızlı büyüyen havayolu şirketi seçilmişti. Aynı zamanda 2010 yılı verilerine göre, Avrupa'nın 3. büyük havayolu, Güney Avrupa'nin ise en büyük havayolu şirketi oldu.

Her yıl düzenlenen ve dünyanın en iyi havayolu ve otel sadakat programlarını belirleyen “Freddie” 2012 Ödüllerinde Miles&Smiles programı ile Journal of Current Researches on Social Sciences, Avrupa/Afrika bölgesinde "En İyi Hava Yolu Programı" ve "En İyi Kredi Kartı Programı" dallarında ödüle layık görüldü. 

Brand Finance’in “Marka Ülkeler” araştırmasına göre Türkiye, 487 milyar dolar marka değeri ile dünyanın en değerli 19. marka ülkesi olurken, THY 6.sıradan 2.sıraya yükselen marka oldu. Aynı kuruluşun düzenlemiş olduğu marka değeri ve derecelendirmesinde THY'nin marka değeri 1.681 milyar dolar ve marka derecesi AA olarak belirlendi. 

Başarısını sürekli hale getirmeyi başaran Türk Hava Yolları, 2013 yılnda Skytrax Ödülleri’nde yolcuların oylarıyla “Avrupa’nın En İyi Havayolu” Oscarı’nı 3. kez kazandı ve her yıl düzenli olarak bu ödülleri kazanmaya devam etti: 

• 2.kez “En İyi Business Class Özel Yolcu Salonu İkramı” (2014-2015) 

• 3.kez “En İyi Business Class İkramı” (2013-2014-2015) 

• 5. kez “Avrupa’nın En İyi Havayolu Şirketi” (2011-2012- 2013-2014-2015) 

• 7. kez “Güney Avrupa’nın En İyi Havayolu Şirketi” (2009- 2010-2011-2012-2013-2014-2015)

• 6. kez “Avrupa’nın En İyi Havayolu Şirketi” (2011-2012- 2013-2014-2015-2016).

• 4. kez “En İyi Business Class İkramı” (2013-2014-2015- 2016) ödülü. .

• 3. kez “En İyi Business Class Özel Yolcu Salonu İkramı” (2014-2015-2016) .

• 8. kez “Güney Avrupa’nın En İyi Havayolu Şirketi” (2009- 2010-2011-2012-2013-2014-2015-2016) Skytrax Yolcu Tercih ödülleri

Türk Hava Yolları, havacılık sektöründe en çok ödül alan Hava Yolları firması olmaya devam ediyor.

Önerdiklerimiz

1968 © Uçak Teknisyenleri Derneği