1971 yılında Türk Hava Kuvvetleri’nde mesleğe başlayan ve 1976’da Türk Hava Yolları’na geçen Zeki Gürsoy, çalıştığı dönemle günümüz şartlarının kıyaslanamayacağını belirtiyor ve ekliyor: “Ne yazık ki gençler eski yılları yaşamadıkları için ellerindekilerin kıymetini bilmiyor. Erhan İnanç’ın yazılarını ve Tarihin Tanıkları köşesini özellikle gençlere tavsiye ediyorum…”

 

UTED: Mesleğe nasıl başladınız?

Zeki Gürsoy: Ben Eskişehir Motor Sanat Enstitüsü Mo­tor bölümünden 1971 yılında mezun oldum. O yıllarda bizim durumumuzda olan gençler hem şanslı hem de şanssız sayılırdı. Benim mezun olduğum yıl, sanat enstitüsü mezunlarının, ara eleman olarak yurtdışına giderek çalışmaları yasaklanmıştı. Bu karar yurtdışında çalışmamızı engelliyordu ve şanssız tarafımızı temsil ediyor. Şansımız ise bize yurtiçinde de iş imkânı çoktu. Mezun olduktan sonra birçok kurumu gezdik ve iş beğenmez hale geldik. Ben başvurduğum hemen her işe kabul edildim ve evimin bulunduğu şehirde olduğu için Eskişehir Hava İkmal Bakım Merkezi’nde montaj hattında çalışmaya başladım. Bu arada askerliğimi de 1974 yılında çıkarılan Harp Sanayi Kanunu sayesinde, acemi birliğinden sonra Eskişehir Hava İkmal Bakım Merkezi’nde tamamladım. Daha sonra APU (Auxiliary Power Unit) cihazlarının Türkiye’de revizyonunun yapı­labilmesi için bir ekip kuruldu. Benim de bulunduğum bu ekip olarak, Almanya’da Garrett firmasında eğitim aldık. Döndükten sonra da APU revizyon atölyesinin kurulması çalışmalarına başladık. Aynı yıl Kıbrıs Barış Harekâtı olunca askeri ambargo başladı ve çalışmala­rımız aksadı. Hiçbir iş yapamaz duruma geldik çünkü parça gelmiyordu. Bu beni çok rahatsız etmeye başladı ve 1975 yılının ortalarına doğru gazetede THY’nin teknik eleman aradığına dair bir ilan gördüm ve başvurdum. 1976 yılının Mart ayında THY’de çalışmaya başladım.

 

UTED: Sanırım sizin girişinizden sonra uzun süre teknisyen alımı gerçekleşmedi.

Zeki Gürsoy: Doğru, 1985 yılına kadar ciddi bir alım olmadı. O tarihte büyük bir işe alım yapıldı. Bu arada bizler yeni olduğumuz için ve bizden sonra yeni eleman alınmadığı için çok zorluklar çektik, iş yükümüz çok fazlaydı. Bu durumun zorluğunu yaşadık ama işi çok hızlı öğrenmemiz de böylece mümkün oldu.

 

UTED: İlk nerede çalışmaya başladınız?

Zeki Gürsoy: Doğrudan vardiyalı olarak Uçak Atölyesin­de işbaşı yaptım.

 

UTED: Yani meşhur Teneke Hangarda…

Zeki Gürsoy: Evet… Bu hangar çok ilginç bir yerdi. Tava­nında saçma delikleri vardı. Hangarın içine giren kuşları çıkarmak için avcı bir arkadaş zaman zaman tüfeğini getirip ateş ederdi. Ancak tabii tavan da delinirdi. Yağışta bu deliklerden su akardı. Teneke kapıları o kadar kötü durumdaydı ki traktörle açabilirdik. O kadar küçük bir hangardı ki iki buçuk uçak girebilirdi. Karda, soğukta bir­çok tamir ve bakımı dışarıda yapmak zorunda kalırdık.

 

 

UTED: Bu işlerin dışarıda yapılması zordu herhalde… Üşütmüyor muydunuz?

Zeki Gürsoy: Hepimiz dışardaydık, Hat Bakımcısı da Arı­zacısı da… Üşüyorduk tabii ama çok ilginç tedbirlerimiz de vardı. Mesela kış geceleri vardiya şefliğinin önüne bir teneke pekmez getirilirdi, yanında da plastik bardak. Pekmezi içer içer, aprona giderdik.

 

UTED: Oldukça ilginç bir yermiş orası…

Zeki Gürsoy: Çok güzel bir ortam vardı. Zorlukları da vardı tabii. Şimdiki ortam ile kıyaslayamayız. Örneğin giriş çıkışlar… Personel kapıdan arabasıyla girer, Hat Bakımda görev yapan biriyse aracıyla uçakların taksi yolundan pisti geçerek karşıya ulaşırdı.

 

UTED: Çok ilginç, bugün için düşünülmesi bile imkansız…

Zeki Gürsoy: Tabii… Anlattıkça ne kadar ilginç dönemler olduğunu hatırlıyorum. Teneke Hangarın yanında Char­ter binası vardı. Yurtdışında çalışan işçilerin kullandığı bu uçuşlar bazen o kadar yoğunlaşırdı ki yolcular aprona taşar, bazen yolunu şaşıran, tuvalet ya da büfe arayan yolcular hangara kadar gelirlerdi. Öylesine bir karmaşa vardı.

 

UTED: Yani yolcular hangara gelebiliyordu.

Zeki Gürsoy: Evet, binalarımız yan yanaydı…

 

 

UTED: Bu anlattıklarınızdan sonra “ilginç bir anınız var mı” dememe gerek kalmadı ama ben yine de soracağım. Meslekte unutamadığınız en önemli anınız hangisidir?

Zeki Gürsoy: Aslında birçok unutulmaz anım var ama iki tanesini çok önemsediğim için aklımdan çıkmıyor. İlkini Brüksel’de yaşadım. Sanırım 1995-1996 yıllarıydı.

Amerika seferinden dönen bir uçak sabah yedi buçuk civarı indi ve ben de uçağı dolaşmaya başladım. A 310 uçağıydı, iki numaralı motorun fan blade’lerinde hasar gördüm. Bazı fan blade’ler parçalanmıştı. İnişte uçağı izlemiş ve anormal bir durum görmemiştim. Kaptan da bir şey söylememişti. Yaptığım kontroller sonucu, gövdenin sağ tarafındaki su ikmal panelinin kapağının, sızan suyun donması neticesinde şişerek fırladığını ve motorun içine girdiğini anladım. Tabii sefer iptal edildi. Yolcular ve ekip otele yerleştirildi. Hasarı tespit edip İstanbul’a bildirdim. Yolcuları almak üzere, bizim ihtiyacımız olan parçaları ve ekibi taşıyan boş bir uçak geldi. Sonuçta ekiple birlikte gerekli parçaları değiştirip uçağı faal hale getirdik ama çok zorlu ve stresli birkaç gün yaşadım.

 

UTED: İki anım önemli demiştiniz…

Zeki Gürsoy: Evet ikinci anım da gururlandığım bir olayla ilgili. G4 Gulfstream uçakları geldiğinde yaşadık. Bu uçakların biri İstanbul’a inerken motorlarından birinin devri düşüyor. Yüksek devirde çalışması gerekir­ken rölantiye düşüyor. Bu çok anormal bir durum çünkü uçaklarda Rolls Royce motoru kullanılıyor ve böyle bir arıza, o güne kadar bu motorlarda hiç görülmemiş. Şaşırdık tabii… Önce tespit etmeye çalıştık ve yakıt pom­pasında sorun olduğunu gördük. Pompa yeterli basıncı veremiyordu. Pompayı diğer bir G4’teki ile değiştirerek test ettik ve arızayı kesin olarak tespit ettik. Tüm bu işlemleri sekiz saat içerisinde yaptık. Rolls Royce mo­torlarında çalışmak çok zordur. İngiliz motoru olduğu için çok sıkışıktır. Borular iç içe geçer, kelepçeler, vidalar falan, hakikaten bilmece gibidir. Pompaya ulaşmak için bile birkaç komponent sökmeniz gerekir. Arızanın kesin olarak tespitinden sonra parça istedik, geldi, taktık ve kurtardık. O çalışmanın sonucunda, çalışmayı yapan ekibe Gulfstream firması bir teşekkür mektubu gön­derdi. Birer de G4 maketi olan kravat iğnesi gönderdiler. Hala o kravat iğnesini zaman zaman kullanırım.

 

UTED: Genç meslektaşlarınıza neler söylemek istersiniz?

Zeki Gürsoy: Uçak teknisyenliği sevilmeden yapılabi­lecek bir iş değil. Ben üniversite sınavlarında mimarlığı kazanmış ve hem maddi imkansızlıklar hem de siyasi ortamın gerginliği dolayısıyla kayıt yaptırmamıştım. Bu kararım dolayısıyla da hiç üzülmedim. Hem mesleğimi sevdiğim hem de bu meslekteki şartların iyi olması do­layısıyla pişman olmadım. Ancak konuşmamız boyunca zaman zaman değindiğim eski şartlara rağmen. Yani bugün çalıştığımız ortamlar, bizim başladığımız dönem atölyeler ve ortamlarla karşılaştırıldığında saray gibidir… Genç arkadaşların tabii ki bizim dönemlerimizi bilmele­rini bekleyemeyiz. Ancak dergimizi okuyarak öğrenebi­lirler ve ellerindeki imkanları daha iyi anlayabilirler.

 

UTED: Siz UTED’te de çalıştınız…

Zeki Gürsoy: Evet, çeşitli dönemlerde ve çeşitli kade­melerde hizmetlerim oldu. Bu konuda da gençlerimize çağrıda bulunmak istiyorum. Ben birkaç yıllık uçak teknisyeniyken dernekte Mali Sekreter olarak görev yaptım. Daha sonra yönetimde de bulundum. Genç­lerin dernekle daha fazla ilgilenmeleri gerektiğine inanıyorum. Sosyalleşmeleri onlara her açıdan yarar sağlayacaktır. Eski kuşak teknisyenler ve emekliler onlardan daha sık bir araya geliyoruz. Dostluklarımızı paylaşıyoruz. 1990’ların sonuna kadar yemeklerde buluşurduk. 1999 yılıydı sanırım, benim önerimle iftar organizasyonları başladı, sonra da kahvaltılar. Bu top­lantılar çalışma arkadaşlarımızla bağımızı güçlendiriyor. Böylesi organizasyonlarda genç arkadaşlarımızı daha fazla görmek istiyoruz.

 

ZEKİ GÜRSOY

1953 yılında Eskişehir’de doğdu. Sakarya İlkokulu ve Devrim Ortaokulu sonrası girdiği Eskişehir Motor Sanat Enstitüsü Motor bölümünden 1971 yılında mezun oldu. Aynı yıl Eskişehir Hava İkmal Bakım Merkezi’nde çalışmaya başladı. 1976 yılının Mart ayında Türk Hava Yolları’na geçti. Önce Uçak Atölyesinde, sonra Hat Bakımda çalıştı. 1980’den sonra tekrar Uçak Atölyesine geçerek Uçak Bakımda ve Revizyonda çalışmaya devam etti. 1983 yılında Başteknisyen oldu. 1987’de Teknik Kontrol olarak çalışmaya başladı. 1992 yılında Brüksel Teknisyeni olarak atandı ve bu görevini 1998’e kadar sürdürdü. Döndükten sonra Teknik Kontrolde ve Revizyonda çalıştı. C Kategori Vardiya Şefi olarak çalıştıktan sonra 2008’te emekli oldu. Emekli olduktan sonra gelen daveti değerlendirerek MyTeknik’te çalışmaya başladı. Burada 2010 yılı sonuna kadar VSM (Value Stream Manager) olarak çalıştı. 2011 yılında MNG’de çalışmaya başladı. HABOM’un MNG hangarlarını alması sonucu HABOM’a geçen Zeki Gürsoy, HABOM’un Turkish Technic’le birleşmesi sonucu Turkish Technic’te çalışmaya başladı. Turkish Technik Kalite biriminde çalışmalarını sürdürüyor.

Önerdiklerimiz

1968 © Uçak Teknisyenleri Derneği