Thumbnail
  • 14.12.2022

Saygın bir mesleğin peşinde 33 yıl …

SEDAT ALİ EMANET

 

Bu ay ‘Tarihin Tanıkları’ sayfamızın konuğu Sedat Ali Emanet. 1968 yılında doğan Emanet,

1990 yılında uçak teknisyeni olarak işe başlıyor ve 33 yıl sürdürdüğü iş hayatından emekli olduktan sonra da mesleğine devam ediyor . UTED okurları için 33 yılın çok kısa bir değerlendirmesini yapan Emanetin’in en çok üzerinde durduğu konu, meslektaşlarının birbirine sevgi ve saygı duyarak çalışması .  Emanet, ‘çok güzel’ ve ‘çok saygın’ bir meslek olarak gördüğü uçak teknisyenliği mesleğinin dününü ve bugününü anlattı, biz de dinledik…

 

Bir denizcilik firmasında çalışmaya başlayacakken,  hayallerinin peşinden gitme cesareti göstererek uçak bakım teknisyenliğine adım atan ve bu meslekte 33 yıl geçiren Sedat Ali Emanet, birlikte hareket etmenin başarının ilk anahtarı olarak nitelendirdiği uçak teknisyenliğini “Çok önemli ve kıymetli” şeklinde tarif ediyor.

 

Sedat Bey öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

1968’de İstanbul, Beykoz’da doğdum. Evliyim ve bir kız çocuk babasıyım. Express Havacılıkta Bakım Müdürü olarak çalışmaktayım.

Hangi okuldan mezun oldunuz? Eğitim yaşamınızdan bahseder misiniz?

1985 İstanbul Denizcilik ve Su Ürünleri Meslek Lisesi Elektronik Bölümü, 2006 Sakarya Üniversitesi MYO Endüstriyel Elektronik Bölümü, 2010 AÖF İktisat Fakültesi Kamu bölümü mezunuyum.

THY’de işe başlama süreciniz nasıl oldu, bizimle paylaşır mısınız?

1990 yılında  askerlik sonrası bir denizcilik firması ile anlaşma yaptığım sırada THY’de görev başında kaybettiğimiz okul arkadaşım Ayhan Şahinoğlu’nun THY Spor Kulubü Başkanı’na tavsiyesi ile THY maceram Avionic Atölyesi’nde hem teknisyen hem de futbolcu olarak başladı ancak futbol çok kısa sürdü.

Atölye ortamından teknolojinin zirvelerinden biri olan uçak teknisyenliğine adım atmış oldunuz… Nasıl bir duyguydu?

Mesleki eğitimlerle uçakları tanıdıkça mesleği sevmeye başlıyorsunuz. Zaten toplumda önemli bir yeri olan havacılık sektöründe uçak teknisyeniyim cevabı vermeniz bile sizi mutlu ediyor.

Yüzlerce insanı taşıyan uçakların teknisyeni olmak sizde nasıl bir psikoloji yaratıyordu? Sonuçta ‘0’ hata gerektiren bir iş yapıyordunuz...

Aprona ilk girdiğimde devasa uçakları görünce ilk şaşkınlığımı yaşadım. İçlerine girdikçe ve çalıştıkça olduğum branş ile yeni bir mesleği birleştirme çabasında oldum. Mesleğe adım attığım ilk günden itibaren başımdaki ustaların güvenlik konusunda çok sık söyledikleri zaten ne kadar dikkatli olmamız gerektiğiydi. Bunlardan en önemlisi kendilerini iş yaparken veya bittikten sonra gördükleri bir şey varsa mutlaka ikaz etmemizi istemeleri zaten yaptığımız işin ne kadar önemli ve kıymetli olduğunu gösteriyordu. 1994 yılında Van’da düşen uçağımızın bilgileri geldiğinde gözlerimden düşen her yaş, kaybettiğimiz her insanın bizim bir parçamız olduğunu anlattı bana. Sıfır hata felsefesinin en önemli ayağı, bir işi yüzlerce kez yapsanız bile ezbere değil, elinizdeki kartlarda yazanları adım adım yapmanızdan geçer. Bu şekilde yapmanız, uyarıları ve notları atlamamanızı sağlar. Bu da hata yapmanızı önleyecektir.

Usta çırak ilişkisinin ortaya koyduğu bir eğitimden geçmişsiniz. Teknisyen hayatınızda sizde iz bırakan isimleri anmak istersek neler söylersiniz?

İlk şefim sayın Gündüz Peşinci’yi, sonraki şefim rahmetli Eyüp Demir’i, mesleği bize öğreten Osman Tırpancı’yı, Ergin Ogan’ı ve Hasan Çetin’i sevgi ve saygı ile anıyorum.

Türkiye’yi uçak bakımı ve teknisyenliği bağlamında nasıl değerlendirirsiniz? Bu alana yönelik mesleki ve akademik eğitimi yeterli buluyor musunuz?

Bu eski ile yeniyi karşılaştırma gibi olacak. İlk Eskişehir den gelen arkadaşları gördüğümde bilgileri beni sevindirmişti. Şu anda mantar gibi her üniversite içerisinde neredeyse havacılık bölümü var gibi, ancak gelen gençlerin hiçbir şey öğrenmeden gelmesi üzüntü verici. SHGM, EASA, DHMİ uçakların kontrol yüzeylerini öğrenmeden gelen mezun olabilir mi? Maalesef istisnai üniversiteler dışında bu mezunlar ile karşılaşmamız mümkün. Acil olarak bu üniversitelerin 145-147 ve 66’ya göre dizayn edilmeleri, otomotiv sektörü mezunu eğitmenler yerine tecrübeli CS teknisyenlere eğitim verdirme konusunda mesleki yeterlilik sınavları yapılarak değerlendirme yapılmaları lazım. Özellikle yurtdışında gördüğümüz 60 yaş üstü teknisyenlerin şirketlerine hâlâ katkı sağlıyor olması ve önemli kısmının eğitim alanında değerlendirilmeleri, sektör yöneticilerinin dikkate alması gereken bir unsurdur. Üniversitelerde yabancı dil bilmeden mezun olmamalı ve üniversitelerde eksik teçhizat olmamalıdır. Dolayısıyla 4-5 üniversite, 2 lise dışında havacılık eğitimleri kocaman bir soru işaretidir benim için…

Bilgiye ulaşmak günümüzde çok kolaylaştı, sizin zamanınızda bu çok farklıydı öyle değil mi?

THY de olmak aslında bilgiye ulaşmak için zor değildi ama ulaşmak için kullanılan teknoloji bugün ki gibi değildi tabii...daha çok yazılı dökuman üzerinden çalışıyorduk. Bilgisayarlar fazla değildi. Tepegöz ile bazen bilgiye ulaşıyordunuz. Bugünden çok farklı idi ancak akılda kalması açısından bu dökumanları kullanmak tecrübe oldu. düşünsenize dökumanlara revizyon olarak bir sürü yazılı dökuman geliyordu ve biz yapıyorduk bunları kitaplara aktarmayı. Bugün tek tuşla hallediyorsunuz.

Uçak bakım teknisyenliği,  teknolojinin gelişimine paralel bir değişim içinde... Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu tür bir gelişime uyum sağlamak kolay mıydı önceden?

Teknoloji ile birlikte insanda değişiyor ve bugüne adapte olma zorunluluğu hissediyor. Bu meslekte aslında en önemlisi yabancı dil sorunudur. Eskiden tüm uçak dokümanları Türkçe’de olduğu için sorun olmuyordu ve kimse bunu hissetmiyordu. Şu anda teknoloji ile birlikte en büyük sorun yabancı dil. Yabancı dil olmadan havacılık yapmak çok zor. Bu nedenle eğer çalışanlarınızın teknoloji ile adapte olmasını istiyorsanız yabancı dil bilmeden diploma ile şirketinize kimseyi alamıyorsunuz.

Sizce uçak teknisyenliğinin en önemli prensibi nedir?

Öncelikle Emniyet ve sorumluluk.Eğer çalışanda bu yoksa bu mesleği yapmamalı hatta yaptırmamalısınız.Uçakları uçuranlar dahil herkes da size güven duymaktadır.bunun bilincinde prensip oluşmalıdır.bilmediğiniz konularda mutlaka danışmalı ve ilgili dökümanları dikkatli şekilde kullanmalısınız.Gerektiğinde birlikte çalışma kültürü oluşturmalı birbirine yardımcı ekip çalışması yapmak zorundasınız.

Eskiyle günümüzün bir karşılaştırmasını yaparsanız, neler söylemek istersiniz?

Bu sorun benim içimin kanayan yarasıdır .Eski günlerde görünen en güzel olay birlik beraberliğin daha fazla olmasıydı. Sorunlar kendi içinizde çözülebiliyordu. Şu anda dedikodu rüzgarı almış başını gidiyor. Tüm teknisyenlerin okumuş olduklarını düşündüğünüzde birlik beraberlik içerisinde olması gerekir. İşinizin en önemli noktası kafanızın rahat olmasıdır, bunu da sizler sağlarsınız. Ailenizden daha çok gördüğünüz çalışma arkadaşınızdır. Çalışma hayatınız, her şeyi ben daha iyi biliyorum yeri olmamalıdır. Eksikler birlikte giderilir ise başarı sizin meyveniz olur. Hedef birlikte başarılırsa anlamlı olur. Bireysel başarı elde etmek ancak sizi mutlu eder. Herkesin mutlu olması başarıları daha anlamlı kılar.

Uçak teknolojilerinin gelişimine baktığımızda önümüzdeki süreçte bu mesleği seçenler artacak sanırım... Ne dersiniz?

Mesleği sevenlerin artması sevindirici gibi olsa da bugün gelinen noktada bence büyük sıkıntı. Yeterli mezun doldu ve mesleği yapacakları yerler azaldı. Daha nitelikli ve ihtiyaca göre mezunlar oluşturulmalı diye düşünüyorum.

Havacılık yaşamınızda hiç unutamadığınız ilginç bir anınız vardır mutlaka, bizimle paylaşmanız mümkün mü?

33 sene bu meslekte olunca birçok olay ile karşılaşıyorsunuz. 1994 yılında Van uçağının düşmesi ile ağladığım gün, 2002’de Dünya kupasında üçüncü olan milli takımla birlikte görevli olarak aynı uçakta olmam, hangar içinde bulunan A340 uçağında hissettiğim koku ile olası bir yangından uçağı ve hangarı kurtarma. efere giden bir uçakta WC’de kaçaktan dolayı oluşan su birkintisini E/E de görerek olası yaşanacak büyük tehlikenin önlenmesi, Amsterdam’da düşen uçağımızın kaza-kırım ekibinde yer almak ve İstanbul’daki arkadaşlarla koordineli olarak Boeing firmasının bize yıkmaya çalıştığı hatayı onlara döndürmek. 2013’te sendikada görev almış olduğum dönemde şu anda anlamsız bir şekilde protokole uyulmadığı için personele sorumlusu olarak yansıtılmama rağmen Thy Habom Teknik -Thy Teknik birleşimi ile THY’de uçak teknisyenlerinin tek çatı altında birleştirilmesi benim anılarım arasında kalmaya devam edecektir.

Bir kez daha dünyaya gelseniz seçeceğiniz meslek ne olurdu?

Mesleği severek yaptım ama 33 yılda gördüklerim beni yıprattı diyelim. Yapıcı birşeyler yapmaya çalışıyorsunuz karşınıza hep eleştiren bir topluluk ile karşı karşıya kalıyorsunuz. Neden, niçin değilde, hep haklı olduğunu zanneden kişiler var. Tartışma kültürü olmayan, hep ben haklıyım diyen, günlük düşünen, başkasının haklarına saygı duymayan ya da yardımcı olmayan bir kültür anlayışı var ve bunu sıkıntılı bir durum olarak görüyorum. Havacılıkta SMS kültürü doğru şekilde artarsa, bu meslek de o kadar değerlenecektir. Acil olarak bu mesleği yapan arkadaşlara empati yapmalarının öneminin anlatılması gerektiğini düşünüyorum. Bu sebeplerle, bir daha Dünya’ya gelsem bu mesleği yapar mıyım? Bilmiyorum…

33 yıldır içinde bulunduğunuz bu mesleği hala aynı aşk ve şevkle yapıyor olmanızın sebebini nasıl açıklarsınız?

Bir şeyler değişir umudumu koruyorum. Çalıştığım tüm arkadaşlarım ve abilerim neleri değiştirmeyi çalıştığımı biliyor. Saygı bekliyorsanız saygı göstermek zorundasınız. Girdiğimiz hangar projesi aslında Türk Gençliği’nin önünü açmaya yönelik ama uğraşılan bürokratik sıkıntıları gördükçe soğumadım dersem yanlış olur. Allah’tan şirket sahibi Sefa Tunce Bey ve Servet Ulaşan Bey benim gibi değil. Sabırla mücadele ediyorlar ama bazen onlarda da bıkkınlık görüyorum. umarım devlet büyükleri el atar da hızlanarak gençlerimize bir kapı açılmış olur. Kısacası ben ülkemi ve gençlerimizi seviyorum. Onların mutlu olması ile mutlu olurum.

Emekli olduktan sonra da çalışmaya devam etmişsiniz, nerelerde çalıştınız?

Emekliyim ama olamadım diyelim. Emeklilik kağıt üzerinde…. Aralıksız çalışma hayatım devam ediyor. Şu an Express Havacılık’ta Bakım Müdürü olarak devam ediyorum. İçinde bulunduğumuz hangar projemiz devam etmekte.

Çalışmayı bıraktığınızda emeklilik hayaliniz nedir? diye sorsam...

Aslında kızımın okulunu bitirmesini de bekliyorum. 2-4 sene daha devam ettikten sonra artık kendime ve aileme vakit ayırmak istiyorum. Fırsat bulursam ülkemi eşimle birlikte gezmek istiyorum.

Halihazırda bu işin içinde olan meslektaşlarınıza ve genç teknisyenlere yönelik bir mesajınızı da almak isteriz?

Kardeşlerimize tavsiyem öncelikle kendilerini her yönden geliştirmelidir. Aldıkları maaş ne olursa olsun havacılıkta gelişimin her yönlü olduğunu düşünerek kendilerini hazır tutmalıdır. Eğitimlerini sorgulamalı ve eğitimlerini her gün bir satır okuyarak devam etmelidir. Havacılık müşterek çalışma müşterek kendini geliştirme alanıdır. Birbirine sevgi ve saygı duyan meslektaş olmalıdır. Birbirinin arkasından konuşan insanlar asla olmayın. Kimsenin piyonu olmayın. Mesleğimizin gerekliliklerini yerine getirin. Yaptığımız işin kuralları ne ise onu yapın. Ezberci ve tekrarcı olmayın. Sen, ben değil, biz olmayı öğrenin. Ailenize daha fazla zaman ayırın, dünyayı tanımaya çalışın. Mesleğiniz ile ilgili gelişmeleri yakından takip edin. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘İstikbal Göklerdedir’ sözünü kendinize örnek alın. Bu ülkenin havacılıkta daha fazla gelşime ve bilgiye ihtiyacı olduğunu asla unutmadan bu güzel ülkeye havacılıkta katkı sağlamak için entegre olmaya çalışın.

Bizlere vakit ayırdığınız için çok teşekkür ediyoruz... Eklemek istediğiniz, eksik bıraktığınız bir konu varsa dinlemek isteriz...

Eklemek istediğim en önemli konu Havacılık sektöründe Eğitim. SHGM’yi ve YÖK’ü  bu konuda daha fazla sorumluluk alarak kurumları incelemeye davet edelim. Özellikle Yunanistan ve Malta üzerinden gelen sertifikaların incelenmeleri gerekir. Teknisyenlik para ile diploma sertifika alınan meslek olmamalıdır. Staj ve pratik eğitim konusunda devletin devrede olması gerekiyor. Staj ve pratik sağlanamayan eğitim sahalarda olmamalıdır. Ayrıca dernek kültürünün bu camianın birlikte olması açısından önemli bir yeri olduğunun farkında olmalıyız. Uted, birleştirme özelliğini daha fazla öne çıkarmalı. Emeklisiyle çalışanıyla ele ele olmalıdır. Siyasetin ve sadece ben diyenlerin, dernek çatısı altında yeri olmamalıdır. Aidat sorgulamak yerine tüm uçak teknisyenleri ve havacılık teknisyenleri tek çatı altında toplanmalıdır. 5-10 Bin üye olduğunuzda neleri başaracağınızı tahmin bile edemezsiniz. Yoksa 100-200 kişi ile yapılan genel kurullar sizleri gülünç hale getirir. Bildiğim kadari ile önümüzdeki günlerde olağan genel kurul var, tüm havacılık teknisyenlerinin aileleriyle genel kurulda olmaları ile ilk adım atılmalıdır. Bu camiada biz olmayı başarmalıyız.

 

Önerdiklerimiz

1968 © Uçak Teknisyenleri Derneği