Sınır ihlali yapan bir Rus uçağı Türkiye tarafından düşürülünce büyük gürültü koptu. Gaz meselesi ne olur, tahıl ambargosu uygulanır mı, artık Rus turistler gelmeyecek mi derken, meselenin tarihi boyutuna bakan olmadı. Hâlbuki Türklerle Ruslar tarih boyunca savaştıkları için uçağın icadından birkaç yıl sonra aralarında tayyare sorunları başlar. Aslında bu ilk sorunlar, günümüzdekiyle aynı; hava sahası ihlali… Yani Rus uçaklarının Türk hava sahasını ihlali asırlık bir mesele…
Annesinin Bir Tanesi Mülazım Nikola
Türklerle Ruslar arasında ilk havai münasebet Balkan Savaşı’nda gerçekleşiyor. Bu ilk temas belki bir hava çatışması şeklinde olmuyor ama bir Rus tayyarecisinin Edirne’de Türklerin eline esir düşmesiyle sonuçlanıyor. Başbakanlık Osmanlı Arşivi’ndeki 29 Ağustos 1913 tarihli, Bâb-ı Âlî Evrak Odası’na ait belgeye göre Nikola nam bir Rus mülazım, yani teğmen, Türklerin elindeymiş. Belge her ne kadar doğrudan bu konuyla ilgili olmasa da, yazılanlardan talihsiz Nikola’nın tayyaresinin hattı müdafaa dâhiline, yani Türklerin savunma hattının içine, sukut ettiği, yani indiği anlaşılıyor. Belgenin asıl konusu ise Rus Mülazım Nikola’nın validesinin, evladının sıhhatiyle ilgili malumat edinmek amacıyla yaptığı bir teşebbüs: “Tayyaresiyle hatt-ı müdafaa dâhiline sükut eden Rus Mülazımı Nikola"nın sıhhatinin ailesi tarafından sorulmakta olduğu...” (Tarih :26/Ra/1331 (Hicrî) Dosya No :4151 Gömlek No :311285 Fon Kodu :BEO)
Bir Daha Olmasın, Tenbih Ediniz
Bu olaydan bir yıl kadar sonra ise, Umumi Harbin hemen başlangıcında, Türk toprakları üzerinde keşif uçuşu yapan tayyareleriyle ilgili Rusya’nın uyarılması gerektiğine dair yazışmalara rastlıyoruz. Enver Paşa’nın Sarıkamış harekâtına başlatmasından bir ay önce, 24 Kasım 1914’te, Dâhiliye Vekâleti Emniyet Umum Müdürlüğü kayıtlarındaki bir belgede Van ve Kastamonu vilayetleri üzerinde görülen Rus tayyarelerinden bahsediliyor ve bu tecavüzlerin bir daha tekrar etmemesi konusunda Rusya’nın uyarılması gerektiği belirtiliyor: “Van ve Kastamonu vilayetleri üzerinde görülen Rus tayyareleri için Rusya Sefareti nezdinde girişimlerde bulunularak bir daha böyle bir olaya meydan vermemelerinin tenbih edilmesi…” (Tarih :06/M /1333 (Hicrî) Dosya No :4 Gömlek No :33 Fon Kodu :DH.EUM.5.Şb)
Türk Pilotları Sibirya’da
Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasından hemen önce ise birkaç Türk pilot Ruslar tarafından esir alınır ve Sibirya’da savaş sonuna kadar kampta tutulur. 1910 ile 1924 yıllarını kapsayan havacılık anılarının yer aldığı Türkiye’de Tayyarecilik adlı kitapta, Yeşilköy Tayyare Makinist Mektebi Müdürlerinden Avni Okar, Birinci Dünya Savaşı başladıktan sonra Fransa ve İngiltere’den tayyare almanın imkânının kalmadığını sadece Almanya’dan alınabildiğini belirtiyor. Eldeki tayyarelerin de pilot ve teknisyenleriyle birlikte Ruslar tarafından esir alınmasıyla kullanılamadığını anlatıyor: “Birinci Umumi Harp başlamazdan evvel satın alınan üç beş tayyare ile tayyareci Sâlim İlkuçan ve Fesâ Beyler komutasında bir tayyare müfrezesi Kafkasya’ya gönderilmek üzere İstanbul’dan Bezmiâlem vapuruna irkâp edilmiş ise de Boğaz’dan çıktıktan birkaç mil ötede Rus Donanması tarafından vapur
yakalanarak batırılmış ve denize dökülen tayyareciler de makinistler ile beraber Ruslar tarafından esir edilerek Harbi Umumi nihayetine kadar Sâlim ve Fesâ Beyler Rusya’da (Sibirya) esir kalmışlardır.” (Türkiye’de Tayyarecilik, Avni Okar, s. 15)
Rus Uçakları Ayetli Beyanname Atıyor
Savaş başladıktan sonra, savaş şartları geçerli oluyor ve Rus uçakları hava sahamızda bol bol görülmeye başlıyor. Hatta zaman zaman yanlışlıkla Türk topraklarına iniyorlar. Örneğin 30 Nisan 1915 tarihli Dâhiliye Vekâleti Emniyet Umum Müdürlüğü kayıtlarındaki belge, Hopa Kaymakamlığı tarafından aktarılan bir önemli bir bilgiyi içeriyor. Kaymakamlığın bildirdiğine göre, Sümele İskelesi"ne gelen Rus Donanması"ndan bazı
gemiler ve bir tayyare, keşif hareketlerinden sonra Batum tarafına giderler… Zaten bu tarihten bir yıl kadar sonra Ruslar bölgeyi Erzurum’a kadar işgal edecek ve Ekim Devrimi sonrası 1918’de geri çekileceklerdir…
(Tarih :15/Ca/1333 (Hicrî) Dosya No :5 Gömlek No :76 Fon Kodu :DH.EUM.2.Şb)
Savaş süresince Ruslar sadece keşif uçuşları yapmakla yetinmeyip tayyarelerden propaganda amacıyla da faydalanıyorlar. 22 Mart 1915 tarihli bir başka Emniyet Umum Müdürlüğü Belgesi, Rusların çeşitli bölgelere Ayet-i Kerimeler içeren broşürler attığını belirtiliyor. “Rus tayyaresinin bazı mahallere attığı, Kafkasya Müslümanlarının imzasını havi ayet-i kerimelerle başlayıp, Müslümanları Almanya aleyhine tahrik ve harbe son vermeye çağıran” bu broşürler “Almanya"nın mahvolacağına dair” öngörüler de içeriyor ve yazıda “ele geçirilen nüshaların takdim kılınacağı” ekleniyor. (Tarih :06/C /1333 (Hicrî) Dosya No :6 Gömlek No :12 Fon Kodu :DH.EUM.2.Şb) Bu beyannamelerin Rusların savaştan çekilmesine kadar aralıksız olarak Türk topraklarına tayyarelerle atılmaya devam edildiği de Emniyet Umum Müdürlüğünün 6. Şubesi kayıtlarındaki 29 Ekim 1917 tarihli yazıdan anlaşılıyor. Sinop ve İnebolu’ya uğrayan Rus harp gemilerinin Samsun ve Çarşamba arasında bir tayyare ile attığı beyannamelerin takdimi hakkındaki yazıda gemilerin yaptığı torpido bombardımanından önemli bir zarar olmadığı da belirtiliyor. (Tarih :13/M /1336 (Hicrî) Dosya No :24 Gömlek No :43 Fon Kodu :DH.EUM.6.Şb)
Ele Geçirilen Rus Tayyareleri
Bu arada Balkan Savaşı sırasında Türk hatlarına inen ve annesi tarafından sağlığı sorulan Mülazım Nikola gibi iki Rus uçağı daha Türk topraklarına iniyor. Biri yakıtı bittiği için diğeri sehven… Hariciye Nezareti Siyasi Kısım belgelerindeki “Kafkas Cephesinde sehven Osmanlı hatları dahiline iniş yaparak esir edilen Rus tayyarecisi Vladimir Milkowsky hakkında bilgi isteği”nden anlaşıldığı kadarıyla Cihan Harbi esnasında Türk topraklarına
inen bu Rus tayyaresi, pilot Vladimir’in Alucra hayvan pazarını o dönem Rus işgali altındaki Kelkit zannetmesiyle elimize geçiyor ve Tayyareci Vecihi tarafından uçurularak Türk Ordusunda kullanılıyor. (Tarih :08//1916 (Miladi) Dosya No :2258 Gömlek No :35 Fon Kodu :HR.SYS) Aynı yıl Dahiliye Vekaleti Emniyet Umum Müdürlüğü 5. Şube’ye ait belgede ismi geçmeyen bir Rus pilot da yakıtı bittiği için Görele’ye iniş yapıyor ve jandarmalar
tarafından Tirebolu’ya götürülüyor. (Tarih :29/N /1334 (Hicrî) Dosya No :26 Gömlek No :44 Fon Kodu :DH.
EUM.5.Şb) Son olarak “Bir Rus tayyaresinin Karadeniz sahilinde düşürülerek içindekilerin esir, tayyarenin ganimet alındığı” başlıklı belgeden anlaşıldığı kadarıyla sadece zorunlu iniş yapan Rus tayyarelerinin Türk ordusu eline geçmediği, bazılarının da düşürüldüğü anlaşılıyor. (Tarih :31//1916 (Miladi) Dosya No :2112 Gömlek No :14 Fon Kodu :HR.SYS.)
Velhasıl Kelam…
Yüzlerce yıllık komşuluğumuz, savaşlarımız ve barış dönemlerimiz boyunca Ruslarla ilişkiyi hiç kesmemişiz. Yazının başında da belirttiğimiz gibi “hava münasebetlerimiz” ise neredeyse uçağın icadıyla başlamış ve sürüyor. Bu arada Ruslarla son sıcak savaşımızın üstünden de neredeyse bir asır geçmiş durumda. Soğuk savaş döneminde yaşanan önemli bir olay da Peşaver’den kalkıp Sovyetler Birliği hava sahasını ihlal eden bir Amerikan U2 uçağının 1 Mayıs 1960’ta Ruslar tarafından düşürülmesi ve pilotunun esir edilmesi. Bu olay sonrasında Sovyetler Birliği, İncirlik’ten kalkarak hava sahasını ihlal eden uçaklar olduğunu iddia ederek Türkiye’yi de tehdit eder. Bu konuyla ilgili ayrıntılı bilgiyi olmasa da kusursuz dönem havasını teneffüs etmek için vizyona yeni giren Steven Spielberg’ün, Tom Hanks’li Casuslar Köprüsü’nü izlemekte fayda var.