Bir önceki yazımızda “bir çalışanın ortaya koyabileceği maksimum performans için, işine ne kadar hâkim olduğu, mesleki alanda ne kadar yeterli olduğu önemli olmakla birlikte kendi performansını etkileyen ve sınırlayan faktörlerin farkında olması, daha sağlıklı, nitelikli ve doğru bir şekilde çalışmasına neden olur” diyerek insan performansını etkileyen ve sınırlayan konuların bir kısmından bahsetmiştik. Bu yazımızda ise performansı etkileyen faktörler üzerinde durmak istiyoruz.
Fiziksel form ve sağlık
Etkin ve verimli çalışma kişinin sağlıklı ve formda olmasıyla doğrudan ilgilidir. Hasta ve zayıf bir bünyenin performansı düşer ve yapılan işin kalitesini olumsuz etkiler. Üstelik böyle bir durumda hata yapma olasılığı da fazla olacaktır. Çalışanın kendisini hasta veya iş yapamaz derecede bitkin hissettiği durumlarda nasıl davranması gerektiğini bilmesi önemlidir. Bu durumlarda, daha basit bir görevi üstlenmeli ve yaptığı işi başka bir yetkili kişiye kontrol ettirmelidir.
En önemli nokta ise çalışanın bu durumunu amirine rahatça ifade edebileceği çalışma ortamının oluşturulmasıdır.
Fiziksel olarak formda kalmak ve sağlıklı olmak, işteki performansı da olumlu yönde etkilemektedir. Bunun için yapılması gerekenleri sadece fiziksel olarak yapılan spor aktiviteleri ile sınırlamadan, iş ortamındaki bedensel ve zihinsel yorgunlukla başa çıkmamıza katkı sağlayacak aktivitelerde de bulunmak gerekir. Yürüyüş yapmak, bahçe ile uğraşmak, satranç oynamak, bulmaca çözmek, zeka oyunları ile ilgilenmek gibi kendi ilgi duyduğu konularda aktiviteler yapması ve bunu düzenli olarak gerçekleştirebilmesi bedenin zinde kalmasına faydalı olacağı gibi zihnin dinlenmesine de yardımcı olacaktır. Özellikle vardiyalı olarak çalışanlarda balık tutma, yürüyüş yapma gibi açık hava aktiviteleri uyku problemlerini kontrol altına almada çok faydalıdır.
Stres
Stres yaşamın vazgeçilmezlerinden biridir. Her ne kadar stresin varlığı zihinlerimizde olumsuz bir çağrışım yapsa da tamamen ortadan kalkması halinde,hemen hemen ölüm ile eşdeğer biyolojik ve psikolojik sonuçlar doğurabilmektedir. Öyleyse öncelikle yaşamda strese olumsuz gözle bakmayı bir kenara bırakarak, onun ile yaşamayı ve o bizi kontrol altına almadan biz onu nasıl kontrol edebilirizi öğrenmemiz gerekir. Stresin ilk belirtileri fiziksel olup bedenin cevabı
‘alarm’ şeklinde olur. Alarm önce göz bebeklerinde başlar, zihinsel olarak uyanıklık artar, kalp atışları değişir, mide salgısı artar, kanda şeker oranı değişir, kan basıncı (tansiyon) artabilir, iştah ve uyku bozuklukları, kas ağrıları, sırt ve göğüs ağrıları gibi gözlemlenebilecek belirtiler başlar. İnsanın strese karşı pozitif veya negatif adaptasyonu söz konusudur. Pozitif adaptasyon, direnişe geçip, stresle mücadele etmemizdir. Negatif adaptasyon ise, belirtileri hiçe sayıp yukarıda saydığımız alarm belirtilerinin tekrar tekrar yaşanmasına izin verip, bir çok hastalığa zemin hazırlamamızdır. Ayrıca stres psikolojik olarak da kişiyi etkilemektedir. Özellikle iş yaşamında konsantrasyon bozukluğuna yol açan stres, kesinlikle kontrol altına alınmalıdır. Sakarlık, isteksizlik, ani duygusal patlamalar, öfke nöbetleri gibi haller, stresin ruhsal etkilerinin sonuçları olarak ortaya çıkarlar.
Zaman Baskısı
Zaman baskısı, çalışanların en çok rahatsızlık duyduğu konulardan biridir. Özellikle Hat Bakım gibi birimlerde, işlerin aksaması tüm operasyonu olumsuz etkilediğinden çalışanlar üzerinde yoğun bir zaman baskısı vardır. Zaman baskısı bizi gerilime, huzursuzluğa, aceleciliğe, paniklemeye sevk edecek sonunda davranışımızı da, alacağımız kararları da olumsuz yönde etkileyecektir. Zaman baskısının sebepleri hakkında bir çok şey söylenebilir. Zaman yönetimini doğru yapamamak bu sebeplerden biridir. Zamanı verimli kullanamama, gün sonunda ‘zaman baskısı’ meydana getirir. Bir işi zamanında yetiştirememe, işleri biriktirerek sürenin bitmesine yakın hızla yapmaya kalkışma gibi durumlarda zaman baskısı yaşarız. Örneğin, elimizdeki bakım kartı ile ilgili bir işlemi gerçekleştirirken işe ayrılan süre iyi kullanılamamış ve zaman daralmaya başlamış ise, kartın tamamlanamayacak olması endişesi bu sonucu meydana getirebilir. Şunuda unutmamak gerekir ki, uçak teknisyeninin işe ayrılan süreyi iyi kullanabilmesi için yapılacak iş ile ilgili tüm gerekli ekipmanlara(sehpa,tool vb.) ulaşmak için harcıyacağı zamanın planlama aşamasında göz önünde bulundurulması ve bu işlemlerin kolaylaştırılması gerekmektedir. Bu açıdan, etkili ve verimli çalışmak ve çalışana bu ortamı hazırlamak çok önemlidir. Çalışanın zamanı verimli kullanamaması zaman baskısının oluşmasına sebep olduğu gibi iş planı yapanların görevlendirmeleri yeterli ‘adamsaat’ hesabına göre yapmaması da zaman baskısının en önemli sebeplerindendir. Bu açıdan yönetenlere düşen en önemli görev, planlamayı düzgün yapmak ve iş yükünü paylaşabilecek yeterli personel istihdam edebilmektir.
İş yükü yönetimi performansı etkileyen önemli bir faktördür. Çalışanların üzerindeki iş yükünün çok fazla olması da, az olması da performansı olumsuz etkiler. Çok uzun çalışma saatleri, dinlenme için yeterli zaman olmaması, dikkatin yoğunlaşması gereken önemli işlerin gece vardiyasına planlanması, çalışan üzerinde zaman baskısı oluşturur ve hata yapma ihtimalini arttırır. Buna karşın iş yükünün az olması durumunda da amaçsız boş zamanlar ortaya çıkar ve çalışanda iş harici alışkanlıklar doğurur. Bu durum, işe bağlılık, başarıyı ortaya koyma, mücadele etme isteğini engellediğinden umursamazlık ve iş huzurunu bozmaya kadar uzanan sonuçları beraberinde getirir. Uçak bakımında zaman önemlidir ancak bu işin doğru ve kaliteli yapılmasının önüne geçmemelidir. Aksi halde, işin kalitesinin düşmesi ve hataların artması gibi sonuçlar doğuracaktır. Hızlı ve doğru yapmak değil; doğru ve hızlı yapmak önemlidir. Uçak bakımında çalışan bir teknisyene ‘acele et ve işi bitir!’ diye baskı yapılması hatalara davetiye çıkarılması anlamına gelir.