NEMRUT
Bu ay, Unesco dünya kültür mirası listesinde bulunan (1987 yılında dünya miras listesine dahil edilmiş) ve Kommagene Krallığı'na ait harabeleri, dev heykelleri ve yazıtları ile hep görmek istediğim bir yerdeyim: Nemrut Dağı'nda. Nemrut Dağı Adıyaman ilinin Kahta ilçesindeki Kayadibi köyünün yakınında, Yukarı Fırat Vadisi'nin önemli kesişme noktalarından birinin üzerinde yer alıyor.
Ben Nemrut’a Urfa’dan gittim. İstanbul-Urfa arası yaklaşık, uçakla 1 saat 40 dakika sürüyor. Urfa -Nemrut arası da araçla yaklaşık 2 ila 2,5 saat civarında. Son derecede modern, keyifli, harika bir otoyoldan geçerek Nemrut’a varıyorsunuz.
Nemrut sözcük anlamı ile acımasız, yüzü gülmez, sert anlamında. Nemrut Dağı'nın bir de ünlü efsanesi var. Size önce bundan bahsetmek isterim: Nemrut dağı adını, Hazreti İbrahim’i ateşe attıran Nemrut adlı Babil hükümdarından almıştır. Dağın efsaneleri arasında Hristiyanlığın burada başladığından, İsa’nın doğumuna ve Noel’in yanlış tarihlerde kutlandığına dair farklı noktalara dayanmakta. Ama burada ortak olarak herkesin üzerinde birleştiği düşünce şu: kral yeni bir din kurmayı istiyor yani Perslerle, Yunanlıların dini birleşsin, bu dinin merkezi de Nemrut Dağı olsun istiyor. Böylelikle hem dünyaya hükmedecek hem de ölümsüzleşecek. Kral Artiachos işte bu amaçla bu kutsal alanı yapıyor. Burada birçok teras da yer alıyor. Teraslarda da Tanrı heykelleri bulunuyor. Bu heykeller doğu ve batı tanrılarından oluşuyor. Kral hem Pers hem Yunan kültürünü birleştirmek istediğinden heykeller hem Persçe hem de Yunanca isimlendiriliyor.
Nemrut’un zirvesine çıkış inanılmaz bir macera oldu benim için. Zorlanmadım desem olmaz zorlandım. Ama zirveye çıkarken muhteşem Torosları da kapsayan bir manzarayı seyretmek ve tepeye vardığınızda sizi karşılayan muhteşem bir tarihi şölen … Her şeye değdi. Eeee ne de olsa 2150 m tırmanmıştım. Burası volkanik bir dağ hem doğal hem insan eli ile yapılmış bir tarihi eser. Zirve M. Ö 1.yy. da Kommagene Krallığı tarafından bu muazzam heykellerle donatılmış. O nedenle buraya aynı zamanda Tanrıların Dağı da deniliyor. Heykellerin boyutu 10 metreye bile ulaşıyor. Hem Pers hem de Yunan kültüründen izler taşıyor.
Nemrut Dağı'ndaki heykeller ve harabelerin keşfi 1881 yılına dayanmakta. Diyarbakır’da yapılan bir yol çalışması esnasında Alman Mühendis Karl Sester ,Kommagene Krallığı'ndan kalan bu tarihi eserlere ulaşmıştır. Bu keşiften sonra Sester’in bilgilendirmesi ile 1882'de Alman Arkeolog Otto Puchstein ile Karl Sester’den kurulu bir ekip burayı keşfetmişlerdir.1881 yılında Müze-i hümayuna yani Osmanlı Müzesine müdür olan Osman Hamdi Bey ve Heykeltıraş Osgan Efendi ile Nemrut Dağı anıtlarını incelemekle görevlendirilmişlerdir.
Nemrutta'ki kitabeler, dağdaki tüm eserlerin Kommagene Kralı Birinci Antiochus tarafından yaptırıldığını ortaya koymaktadır. Heykellerin arka yüzünde kralın 200 satırdan oluşan vasiyeti bulunuyor. Kral kendinden sonra gelecek olan kralları tapınağı güzelleştirmek için görevlendiriyor. İbadete gelenleri övüyor. Kötü amaçla gelenlere de beddua ediyor. Ziyaret amacı ile buraya gelenlerin kusursuz bir şekilde ağırlanmasını, rahiplerin en iyi şarapları ziyaretçilere sunmasını istiyor.
Kral Birinci Antiochus ‘un mezarının da dağda olduğu bilinmektedir. Ama mezar halen bulunamamıştır. Dağda ayrıca keşfedilmemiş tüneller de mevcuttur. Ayrıca bu dev heykellerin o dağa nasıl taşındığı da hâlâ sırrını korumaktadır.
Gelelim dağdaki heykellerin isimlerine:
Kral Antiokhus (Theos), Herakles (Ares-Artagnes)
Zeus (Oromasdes)
Fortuna (Kommagene Tanrıçası)
Apollo (Mithras)
Bu dev Tanrı heykellerinin iki yanında koruyucu Aslan ve Kartal heykelleri de bulunmaktadır.
Dağda doğu ve batı olmak üzere iki teras bulunuyor. Batı terasındaki heykeller, Doğu terasındaki heykellerin simetriği olarak yapılmıştır. Doğu terasında yüzleri güneşe bakan dev Tanrı heykelleri yer alırken, Batı terasında da gücü ve hakimiyeti temsil eden heykeller bulunmaktadır.
Nemrut Dağı'nın en önemli bir özelliği de güneşin doğuşu ve batışındaki muhteşem etkileyici manzaradır. Birçok insan bunu görmeye Nemrut’a gelmektedir. Zaten heykellere baktığınızda bir grup heykel güneşin doğuşunu, diğerleri de batışını selamlayacak şekilde yerleştirilmiştir.
Bu ay biraz uzağa, gizemini hâlâ koruyan bir muhteşem dağa gittim: Nemrut’a. Ne yazsam az geliyor anlatacak o kadar çok şey var ki. Antik mezarları, anıtsal heykelleri, mimari kalıntıları ve de muhteşem manzarası ile Nemrut beni büyüledi.
Nemrut’un Unesco Dünya Mirası listesinde yer almasını sağlayan özellikleri şöyle belirtmek isterim:’ Mimarlık ve heykeltıraşlık alanında Pers, Hellenistik, ve Anadolu geleneklerinin birleştirilerek sergilendiği mükemmel bir örnek oluşu, kompleks tasarımı ve devasa ölçeği ile antik dünyada eşi olmayan bir proje oluşturması, o çağda eşi olamayan bir inşaat tekniği kullanılmış olması.’
Nemrut’u mutlaka görmelisiniz, çünkü burada tarihe doyacaksınız ve mutlaka bir kez daha gelmek isteyeceksiniz.