Bu ay belki de kışın en güzel yaşandığı, müziğin, tarihin ve doğanın en zengin ve güzel kenti Viyana’ya ikinci gidişim oldu. Tuna nehri kıyısında yer alan Viyana oldukça güvenli ve tertemiz bir şehir. Viyana Avusturya’nın en kalabalık kenti. Ancak yüzölçümü bakımından ülkenin 9 eyaletinden en küçüğü durumunda. Nüfus bakımından Avrupa birliğinin en büyük onuncu kenti durumunda. Yaklaşık 1.900.000kişilik bir nüfusa sahip.
Viyana demek her şeyden önce tarih demek. Her yerden Habsburg Hanedanını görüyor ve hissediyorsunuz. Burası öyle bir kent ki, sanki orta çağdasınız ve bir masalın parçasısınız.
Sokaklarında faytonların dolaştığı, saraylarla dolu ve tarihin doya doya solunduğu bir kent Viyana. Müziği ve müzik kültürü de ayrıcası..
Şimdi Viyana sokaklarında dolaşmaya başlayabiliriz:
Viyana’nın tam merkezinde, alışveriş merkezinin ortasında, kentle adeta özdeşleşmiş bir kilise ile başlıyorum: Aziz Stephan Kilisesi, burası 12. Yüzyıldan kalma bir yapı. Tam da Stephanplatz da yer alıyor. Gotik mimarinin en güzel ve bence en etkileyici örneği. En dikkat çeken ve en ünlü yanı da renkli çatısı. Katedralin 4 adet kulesi bulunmaktadır. Burada Avrupa’nın en büyük ikinci ve çok meşhur Pummerin Çanı bulunmaktadır.
Katedralin içine gelince, altın ve değerli taşlardan yapılmış dini eserler, el yazmaları bulunmaktadır. İmparator 3.Frederıck’in 8 ton ağırlığındaki mezarı da katedralde bulunmaktadır. Ayrıca Katedralin kuzey kulesinin altında yaklaşık 10.000 kişinin mezarı bulunmaktadır. Deniliyor ki, Kanuni Sultan Süleyman zamanında, Osmanlı devleti, Viyana’yı kuşatmak istediği zaman, burada yaşayan halk bu kiliseye saklanmıştır.
Hofburg Sarayı: 13. yüzyılda yapılmıştır. Önceleri bir orta çağ savunma kalesi iken sonradan Hofburg dönemin hükümdarları tarafından genişletilerek büyütülmüştür. Burası hanedanın kış aylarında kullandığı saraydır. 700 yıl boyunca imparatorluk buradan yönetilmiştir. Şu anda da Avusturya Cumhurbaşkanlığının resmi yerleşim yeridir.
Belvedere Sarayı: Şehrin tam merkezinde yer alır.1668-1745 yılları arasında yapılmıştır. Barok tarzdadır.
Viyana Opera Binası: Bence Viyana’nın en görkemli binalarından birisidir.1709 koltuk ve 509 ayakta seyirci alan binada birçok etkinlik sergilenmektedir.
Albertina Müzesi: 65 binden fazla eseri barındıran bir müzedir.
Schönbrunn Sarayı: Avusturya’nın en çok ziyaretçi alan sarayı burasıdır. Yılda 8 milyon ziyaretçi ağırlamaktadır. 1996 yılında UNESCO kültür mirasları arasına girmiştir. Habsburg Hanedanının yazlık sarayıdır. Saray kadar bahçesi de büyük ve etkileyicidir. Burada bir de hayvanat bahçesi bulunmaktadır. Günümüzde Avusturya Hükümetinin davetlerinde kullanılmakta olan sarayda Mozart’ın bile konser verdiği bilinmektedir.
Viyana Belediye Binası (Rathaus): 19. Yüzyıl mimarisine örnek ve Neo gotik tarzda yapılmıştır.1872-1883 yılları arasında yapılmıştır.
Veba Anıtı: Viyana merkezde, Grabende ,1679 yılındaki veba salgının bitmesi üzerine İmparator 1.Leopold bir anıt yaptırmıştır.21 m yüksekliktedir. Çok etkileyici ve Barok tarzda yapılmıştır. Sütunun üzerinde, büyük salgını ve2. Viyana kuşatmasını anlatan figürler bulunur.
Gelelim tarihine, 19. yüzyıldan, Hitlerin Viyana’yı işgal ettiği 1938 yılına kadar Viyana bir kültür merkezi durumundadır. Müziğin başkenti de denilen Viyana birçok besteciye ilham vermiştir. Bunlardan, Brahms, Mahler, Bruckner ve Strauss sayılabilir. Bu sanatçılar en güzel yapıtlarını burada vermişlerdir. Viyana, 1934’de Avusturya iç savaşının ardından, 1938 de Hitler’in, 1945’de de Sovyetlerin işgaline uğramıştır. İkinci Dünya savaşında çok zarara uğramıştır.
Viyana tam 7 kez dünyanın en yaşanabilir kenti seçilmiştir. Gerçekten de her gittiğimde yeniden hayran olduğum bir kent Viyana. Orta Avrupa’ya özgü tarihi dokusu ile Modern kent yaşamının karışımı olan şehir muhteşem bir kent.
1683 de Türkler Viyana’dan ayrılırken çok sayıda kahve çekirdeği bırakmışlardır. Böylece Viyana’da bir kahve geleneği ortaya çıkmıştır. Birçok ünlü kahvehaneyi barındıran şehir adeta bir kahvehaneler şehri durumundadır.
Viyana için yazacak o kadar çok şey var ki ama geldik yazının sonuna, Viyana’ya yolculuk sizi çok mutlu edecek. Müziğe, tarihe, kahveye doyacaksınız. En az 3 gününüzü Viyana’ya ayırın göreceksiniz o bile yetmeyecek.