27Aralık 1919
Mustafa Kemal’in Ankara’ya Gelişi
19 Mayıs 1919'da Anadolu'ya çıkan Mustafa Kemal Erzurum ve Sivas Kongresi'ni yaptıktan sonra stratejik olarak önemli bir yere sahip olan Ankara'ya gelir. İlerde Başkent olacak Ankara, Mustafa Kemal tarafından önce merkez olarak seçilmiştir. Anadolu'nun ortasında olması, demiryolunun Ankara'dan geçmesi, 20. Kolordu'nun Ankara'da bulunması Ankara'ya tartışmasız stratejik bir üstünlük sağlıyordu. Sivas Kongresi'nden sonra 18 Aralık'ta Sivas'tan ayrılan Mustafa Kemal ve Heyet-i Temsiliye üyeleri Kayseri ve Kırşehir üzerinden dokuz günlük yorucu bir yolculuktan sonra 27 Aralık 1919'da Ankara'ya ulaşır.
Yirmi birinci yüzyılın en büyük mucizelerinden birisi de Mustafa Kemal ve arkadaşlarının yarattığı Milli Mücadele Hareketi’dir. 19 Mayıs 1919 Samsun’a çıkış, Amasya Bağımsızlık Genelgesi, Erzurum ve Sivas Kongrelerinin toplanması ve ülkenin geleceğine sahip çıkarak, Kongrelerde oluşturulan, ‘’Temsil Heyeti’’nin ülke yönetimini denetim altına alması; bu gelişmelerden bazılarıdır. Temsil Heyeti’nin Sivas'tan Anadolu’nun her tarafını yönetmesi olanaksızdı. Zamanın ulaştırma ve iletişim araçları buna uygun değildi. Saltanat ve Hilafet merkezi İstanbul olmak üzere; Yunanlılar tarafından 15 Mayıs 1919’da işgal edilen İzmir ve bütün Batı Anadolu, Güney Anadolu ile yakından ilgilenmek gerekli idi. Son Osmanlı Mebuslar Meclisi İstanbul’da toplanacaktı. İstanbul’dan gönderilen bütün telgraflar önce Ankara’ya gönderiliyor, özetlenerek Sivas’a ulaştırılıyordu. Mektuplar bile Ankara’da okunduktan sonra; özetlenerek, Sivas’a gönderiliyordu. Aracı kullanmadan İzmir başta olmak üzere Batı Anadolu ve İstanbul’la haberleşmek mümkün değildi. Burada tek haberleşme aracının telgraf olduğunu belirtmek gerekir. Demiryolu, Ankara’nın batısına geçmiyordu. Merkezler arasında ulaşım at ya da atlı arabalarla yapılıyordu. Heyeti Temsiliye Başkanı Mustafa Kemal’in elinde uzun yolculuğa zor dayanacak üç otomobil vardı. Bunlar için de yeteri kadar benzin yoktu. Bu koşullarda Sivas’ta kalıp Anadolu Milli Mücadele Hareketi’ni telgraflarla yönetmek gerçekçi bir hareket olamazdı. Zaten Heyeti Milliye üyeleri 3 Ekim 1919 günü Mustafa Kemal’in önerisi ile Ankara’ya gitmeyi kabul etmişlerdi. Mustafa Kemal bu aşamadan sonra çalışmalarını Ankara’dan sürdürecekti. Bu şekli ile siyasi ve askeri gelişmeleri daha yakından izleyecekti. Esasen burayı çok önceden merkez olarak kararlaştırmış, ancak gizli tutmuştu. Ankara’nın jeostratejik ve jeopolitik konumu bu düşüncesine uygundu. İstanbul, Doğu Roma’ya, Bizans’a, Osmanlı’ya yıllarca başkentlik etmiş, her türlü kirli politikaların(Bizans oyunlarının) uygulandığı bir yerdi. Halbuki Anadolu Kurtuluş Mücadelesi yeni bir ruh, yeni bir insan tipolojisi yaratacaktı. Ankara yirmi bin nüfuslu bakir bir bozkır kasabası idi. O’nun için Milli Mücadele’nin merkezi Ankara olacaktı. Birinci Dünya Savaşı sonrası Başkent İstanbul’un hem kara hem de deniz yolu ile işgali kolay olmuş, şehir direnmeden kolayca işgal edilmiştir. Ankara bu yönden de avantajlı bir konumdadır. 1919 Kasımında son Osmanlı Mebuslar Meclisi seçimleri olaysız bir şekilde yapıldı. İşgal güçleri İstanbul’da toplanacak renksiz, pasif bir meclisin işlerini kolaylaştıracağı düşüncesi ile seçimlere karışmadılar. Ancak Temsil Heyeti’nin destekledikleri üyelerin, hatta Mustafa Kemal’in Erzurum’dan seçilmesi işgal güçlerini hayal kırıklığına uğrattı. Mustafa Kemal, meclisin işgal güçlerinin ve zararlı cemiyetlerin denetimindeki bir yerde toplanmasını uygun görmüyordu. İşgal güçlerinin namlulularının gölgesinde toplanacak bir meclisten özgür bir karar çıkamazdı. Paşa’nın öngörüsü doğru çıkmış, Misakı Milli’nin meclisce kabulü sonucu meclis işgal güçlerince dağıtılmıştır. Mustafa Kemal, bundan sonraki çalışmalarını sürdürmek, siyasi ve askeri durumu yakından izlemek için temsil Heyeti üyeleri ve arkadaşları Hüseyin Rauf (Orbay), Mazhar Müfit (Kansu), Süreyya (Yiğit) Ahmet (Alfred Rüstem), Cevat Abbas (Gürer), Hüsrev (Gerede) Hakkı (Behiç) olmak üzere, 18 Aralık 1919’da Sivas’tan hareket edip, 19 Aralık’ta Kayseri'ye ulaştılar. Buradan, Mucur yolu ile Hacıbektaş’a geldiler. Hacıbektaş’taki Çelebi Cemaleddin Efendi Anadolu Kurtuluş Hareketi’ni desteklediğini bildirdi. Heyet, Hacıbektaş-Mucur, Kırşehir- Kaman yolu ile 27 Aralık 1919’da Ankara’ya geldi. Temsil Heyeti, Ankara Vali Vekili Yahya Galip Bey, XX. Kolordu
Komutanı Ali Fuat Paşa ve Ankara’nın ileri gelenleri tarafından Gölbaşı'nda karşılandı ve Ankara’nın ilk göründüğü yer olan Dikmen Keklik Pınarı sırtlarında Paşa otomobilinden inerek, yaya olarak şehre girdiler. Halkın büyük sevgi gösterileri ile karşılandılar. 1882’den beri Ankara’da yayınlanan Vilayet Gazetesi bu gelişi Türk ve dünya kamuoyuna şöyle duyurdu: “Bu gündüzü yaratan güneşin fecri Erzurum’da doğmuş, Sivas’ta incila (Parlayarak) ederek, milleti aydınlattı. Her yer o hakikat güneşine kalbini, ruhunu açtı. Türklük âlemi baştanbaşa tek bir nur kütlesi kesildi...’’ diyerek, olayın önemini, belirtmiştir. Düzenlenen Seymen Alayları, çalınan davullar, halkın çılgınca sevinç gösterileri, şehirde bulunan Fransız askerlerine rağmen artarak devam etmesi önemlidir. Vali Vekili Yahya Galip Bey, Ankara halkının Mustafa Kemal ve arkadaşlarına saygı, sevgi ve sadakatlerinin sonsuz olduğunu, Milli Kurtuluşun sonunda da bunun kesintisiz süreceğini açıkladı... Böylelikle Ankara Milli Mücadele’nin kalbi durumuna geldi. Bu günün anısına ülkemizde ilköğretim ve Ortaöğretim kurumlarında her yıl bu mutlu günün anısına ‘’Atatürk Kır Koşusu’’ düzenlenmektedir.