Atina, Yunanistan’ın başkenti... O kadar çok söyleyecek yazacak şey var ki bu güzelim kent için. İnanın yazmaya başlarken bir hayli zorlandım. Büyük bir kent olmasından mı? Yoksa Antik Çağa kadar uzanan zengin tarihinden mi? Ya da capcanlı şehir yaşantısından mı?

 

Atina bir yandan modern, öte yandan da çok renkli bir tarih ve kültür kenti. Bunu kente adım atar atmaz anlıyorsunuz. Atina demek tarih demek bence… Dolu dolu bir tarih hem de. Genellikle Yunan kentleri bana hep çekici gelmiştir. Bize benzer olmalarından mı, yoksa komşu ülke olmanın getirdiği ortak kültürlerden mi? bunu bilemiyorum ama Atina’ya giderken de aynı duygular içinde idim. Kentin ismi savaş tanrısı olan Athena’dan gelmekte. Atina Antik Çağlarda da günümüzdeki gibi önemli bir ticaret ve kültür merkezi durumunda imiş… Atina Yunanistan’ın hem başkenti hem de en büyük kenti. Atina’ya gitmek için birçok seçeneğiniz var. Hava, kara ya da denizyolu. Deniz yolu ile gittiğim kentin 2 limanı var. Lavrion ve Pire. Pire’nin kent merkezine uzaklığı yaklaşık yarım saat sürerken, Lavrion’un ise bir saatlik mesafesi var. Ben Lavrion’dan giriş yaptım ve Atina’nın merkezine geldiğimde inanın adeta büyülendim. Burası yüzyılların tarihini günümüze kadar taşıyan tarih yüklü bir kentti. Yanılmamıştım...

Şehir içinde ulaşım çok kolay… Tramvay, Otobüs ve dünyanın en eski metrolarından biri olan, 1900’lü yıllarda yapılmış, metro kullanılıyor.

Atina ile ve kentin tarihi ile özdeşleşmiş bir yer var o da Akrapolis… Tam merkezde yer alan yüksek bir tepe üzerinde kurulmuş. Şehirden 90 metre yüksekte yer alıyor. İ.Ö. 5. yüzyılda yapılmış. Akropol sözcüğünün Yunanca anlamı da zaten ‘’yüksekte olan şehir’’ demektir. Antik Yunan’da şehirler kurulurken en önem verilen şey “Tanrıların” oturacağı yerleri inşa etmekti. İşte Akropol’ün amacı da budur. Denir ki, Akropol de şehrin koruyucu tanrısı olan Athena için inşa edilmiştir. Akropol’ün içinde yer alan tapınaklar Athena, Nike, Partheon, Erekhtheion ve Propylaion adını taşıyor.
 

Buradaki en önemli tapınak Partheon. Burası cami ya da kilise amaçlı kullanılmış bir ibadet yeri. Ancak birçok parçası Londra’daki British Museum’da bulunuyor. Akropole girdikten sonra tepeye çıkmak için bir hayli yol var üstelik de yokuş. Bu yola “Kutsal Yol” adını vermişler. Buraya giderken sağlam ve rahat ayakkabı giymek gerekiyor.

Atina cıvıl cıvıl hareketli bir kent… Alışverişin yapıldığı, çeşitli dükkânların yer aldığı, güzel restoranların bulunduğu bir yer var o da ünlü Plaka. Plaka’dan çıkıp kentin tam merkezinde yer alan Syntagma meydanına geliyorsunuz. Ben de aynı yolu izleyerek bu ünlü meydana ulaştım. Bu meydanın Türkçe ismi “Anayasa Meydanı”. Parlamento ve ünlü Meçhul Asker Anıtı da bu meydanda bulunuyor. Parlamento binası oldukça görkemli bir bina… İlk Yunan Kralı Bavyeralı Otto da dâhil olmak üzere birçok devlet adamı bu binada önemli kararlar almış. Ayrıca Yunan askerleri buradaki Meçhul Asker anıtının önünde nöbet tutuyorlar. Anıtın üzerinde Perikles’in şu sözleri yer alıyor: “Demokrasi ve vatan için ölenlerin mezarı bütün dünyadır.” Yunan askerleri ile resim çektirmek hayli zor. Âmâ ben bu zor işi başardım. Gelelim askerlerin o ilginç giysilerine: Giydikleri şu pilili eteklerinin meğerse bir de anlamı varmış. Eteklerde tam tamına 400 pilse yer alıyormuş. 400 tane olmasının sebebi ise şehrin Osmanlı egemenliğinde geçen 400 yılını simgelemek amacı ile imiş.
 

Atinalıların övünçle söz ettikleri bir şey var: O da tiyatronun burada doğmuş olması. Atina halkının eğlenceye düşkün olması sonunda tiyatro da bu kentte doğmuştur. Antik Çağda Dionysos Şenlikleri denilen şenliklerde keyiflenen insanlar rastgele ortaya çıkıp güldürücü hikâyeler anlatarak taklit yaparlarmış. Sonra bu bir gelenek haline gelerek tiyatroya dönüşmüş. Önceleri Agora denilen yerlerde oynanan oyunlar daha sonra ‘Amphitheatro’ya dönüşen yerlerde oynanmaya başladı.

Atina ile özdeşleşmiş bir diğer etkinlik de Olimpiyat oyunlarıdır. İ.Ö. 8. yüzyılda Olimpia’da gerçekleştirilen ve Antik oyunlardan kaynaklanan bu etkinlikler dünyaya Atinalıların armağanıdır.

 

Atina’da birçok da müze var. Örneğin Ulusal Arkeoloji Müzesi, dünyadaki en zengin arkeolojik eserlerin sergilendiği bir müze… Ayrıca Yunan Halk Sanatları Müzesi ile Çocuk Müzesi sayılabilir.

İşte Atina, gördüğünüz gibi bu kent, isminin başında birçok sıfatı hak eden bir şehir. Ama ben burayı bence en ağır gelen özelliği ile çağırmak istiyorum: Tarih, kültür ve sanat kenti...

 

Ünlü Yunan şairi Konstantinus Kavafis “Şehir” adlı şirinde adeta bu kenti tasvir eder. Kavafis’in o ünlü dizeleri ile yazımı sonlandırıyorum. İnanıyorum ve biliyorum ki ben de dönüp dolaşıp yine Atina’ya geleceğim. Kenti yaşamak için. Siz de zaman yitirmeden gelin. Tarihi soluyun ve tarihi yaşayın.

 

ŞEHİR

Bu şehir arkandan gelecektir,

Sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın,

Aynı mahallede kocayacaksın,

Aynı evlerde kır düşecek saçlarına,

Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda…

Önerdiklerimiz

1968 © Uçak Teknisyenleri Derneği