Yağmuru sever misiniz? Ya yeşili, doğayı, fındığı, kirazı, tarihi, kısaca Karadeniz’i? Bu soruya yanıtınız evet ise işte o zaman tüm bunları içinde barındıran dünya cenneti bir kente yani Giresun’a gideceksiniz.
Giresun, Doğu Karadeniz bölgesinde gerçekten de efsane bir kent. Çok klasik bir deyim olacak ama inanın yeşil ile mavinin birbirine en çok yakıştığı yerlerden biri burası. Bir yarım ada üzerinde yer alan hem doğal, hem de tarihi güzellikleri ile ünlü yemyeşil Giresun’dayım bu ay. Burası öyle dolu dolu ve kültür yüklü bir şehir ki anlatamam. Yaylaları, akarsuları, denizi, cennet sahilleri, dağları, ovaları ile bir doğa cenneti. Kısacası yaşanılacak ve görülecek bir kent Giresun.
Ben Giresun’a gitmek için karayolunu seçtim. İstanbul- Giresun arası yaklaşık 10 saatlik bir uzun yol. Yolda vereceğiniz molaları da göz önüne alırsanız bu süre zaman zaman 12 saate bile çıkabiliyor. Son derecede keyifli, yemyeşil bir yolculuk bu… İnanın bitmesini hiç istemiyorsunuz. Ulaşım için bir başka seçenek de uçak. O da yeni açılan Giresun-Ordu Havalimanı kullanılarak gerçekleştiriliyor. Ya da yine uçakla Trabzon’a gidip oradan da Giresun’a gidebiliyorsunuz.
Şehrin adı eski adı, Yunanca Kerasounta’dan geliyor. Daha sonraları Bizans ve Roma döneminde Kerasous olarak değiştirilmiş. Yunancada anlamı boynuz demek… Buradaki yarımadayı tasvir amacı ile kullanılmış. Gerçekten de il merkezi, Aksu ve Batlama vadileri arasında denize doğru uzanan bir yarımada üzerine kurulmuş. İşte bu yarımadanın 2 km açığında Giresun adası bulunuyor. Şehir aslında oldukça dağlık... Dağların adı Giresun dağları... Zirvesi ise 3331 metre ile Abdal Musa Tepesi. Burada birçok şarkıya, türküye isim olmuş akarsular da mevcut. Örneğin, Gelevera Deresi, Kelkit Çayı, Hurşit Çayı, Yağlıdere Deresi. En ünlü gölü Karagöl... Gelelim yaylalarına, Kulakkaya, Tamdere, Karagöl, Kümbet, Sisdağı, Sagrat ve Bektaş.
Giresun Doğu Karadeniz bölgesinin başlangıcında yer alan bir kent. Daha kente girerken sizi şehrin o ünlü kalesi karşılıyor. Ben de ilk önce kaleyi ziyaret ederek Giresun’u keşfe başladım. Pontus Kralı tarafından yaptırılan ve Bronz Duvarlı Kale denilen kale burası. Burada ayrıca Topal Osman’ın anıt mezarı da bulunuyor.
Giresun’un bir de müzesi var. Gogora Kilisesi olarak da biliniyor burası. Ortodoks kilisesi olarak inşa edilmiş.1923 yılında boşaltılmış daha sonra cezaevi olarak kullanılmış.1982 yılında ise burası yeniden restore edilerek 1988’de müze olarak kullanılmaya başlanmış. İçeride ise giysiler, silahlar ve paralar sergileniyor.
Giresun şehrinin tarihi İ.Ö. 2000 yılına kadar dayanıyor. Kentte İskitler, Miletos’lular, Persler ve Kapadokyalılar Roma döneminden önce hâkimiyet kurmuşlar.
Romalılardan sonra ise Bizanslılar hâkimiyet kurmuş.1200’lü yıllardan sonra da Trabzon Rum İmparatorluğu dönemi başlamış. Ancak bu devlet önce Selçuklu Devletinin, sonra da Moğolların bir eyaleti olmuş. Böylece Giresun’da Türk egemenliği başlamış.1461 yılında ise Fatih Sultan Mehmet’in Trabzon’u fethetmesi ile yönetimi Osmanlılara geçmiş. Tanzimat döneminde ise Trabzon iline bağlı bir kaza olmuş. Kent, Kurtuluş Savaşı sırasında Topal Osman’ın gayreti ile işgal görmemiş.
Giresun’da tarihi evlerin korunduğu bir de semt var, adı: Zeytinlik. Burası sit alanı ilan edilerek korumaya alınmış.
Parkları (Hacı Hüseyin, Hacı Mikdat, Kale, Kapu, Çekek), Kiliseleri (Gogora, Kaya) ile bu kent çok renkli ve çok yönlü…
Ben Giresun’da bilmediğim çok şey öğrendim. Bunlardan birisi kirazın ana yurdunun Giresun olması... Kerasus, bir iddiaya göre de Yunanca kiraz anlamına geliyormuş. Giresun’dan kiraz ilk defa Romalı Komutan Lukullus tarafından İtalya’ya götürülmüş. Buradan da tüm dünyaya yayılmış.
Giresun ile özdeşleşmiş bir başka ürün de Fındık. Giresunlular fındıkları ile ne kadar övünseler haklılar. Yağ oranı yüksek ve tombul bir fındık türü buradaki, ama inanın çok lezzetli. Ayrıca burada çay, elma, armut, dut, karayemiş, dağ çileği, böğürtlen ve mantar da yetişiyor.
Gerçekten de Giresun’u gezmek çok keyifli. Ya yemek, o da hepsinden keyifli. Hele bir de zengin bir mutfak söz konusu ise. Karalahana Çorbası, Fasulye Turşusu ve kavurması, menemen, Pide, Et döneri ve tabi ki nefis balıkları. İşte size nefis Karadeniz mutfağı…
Giresun’da en az şehir kadar ünlü, adı türkülere isim olmuş bir de dere var: Gelevera Deresi. Balaban dağlarından doğup Espiye ilçesinden denize dökülen bu akarsu çok ünlü... Türkünün sözlerine baktığınızda bir ayrılığı, bir sevdayı dile getirdiğini görüyorsunuz. Karadeniz insanının yürekliliğini gurunu anlatan acıklı bir türkü bu…
Ve yazının sonu… Görüyorsunuz, adına türküler söylenmiş, dereleri ile yeşili ile zengin mutfağı, yüklü tarihi, sevecen insanları ile Giresun orada sizi bekliyor. Mutlaka görün. Giresun’u ve de tabii ki yaylalarını.