Doğrusu önce şunu söylemek isterim. Spor herkesin özellikle gençlerin uğraşması gereken en önemli faaliyetlerden birisidir. Ancak fanatik taraftarlık, ya da sporda aşırılık bana oldukça uzak şeyler. Öncelikle de belirtmek istediğim şey bu yazıyı kaleme alma nedenim Beşiktaş taraftarı filan olmamdan kaynaklanmıyor. Sadece muhteşem bir yeni stad ve bunu tarihsel geçmişini araştırma isteği olmuştur. Çoğu kişi hemen Beşiktaşlı olup olmadığımı sordu inanın. Beşiktaşlı değilim ama böyle bir stada karşı da kayıtsız kalamazdım. Tamamen objektif bir şekilde gezdim, araştırdım ve yazdım.
Spor ve futbol, denilince özellikle İstanbul’da başlangıç olarak çok eskilere yani 1910 yılına kadar uzanmak gerekiyor. 1910-1928 yılları arasında Union Club sahasında (Fenerbahçe Stadı) 1929-1947 yılları arasında da hem Fenerbahçe Stadında, hem de Taksim’de Topçu Kışlasının avlusunda bulunan Taksim Stadyumunda bir de Çırağan Sarayının Bahçesindeki Şeref Stadında futbol karşılaşmaları yapılıyordu. Burası hem ahşap hem de tek tribünlü olarak yapılmıştı. Taksim kışlası kaldırılınca burada bulunan top sahasının yerine modern bir stat arayışına girildi. Yer olarak Dolmabahçe Sarayının eski has ahırlarının bulunduğu yer seçildi. İtalyan Mimar Paolo Vietti Violi, Mimar Fazıl Aysu ve mimar Şinasi Şahingiray. Stadı yapacak mimarlar idi. Ve nihayet stadyumun temeli 19 Mayıs 1939’da atıldı. Fakat İkinci Dünya Savaşı çıkınca inşaat yavaşladı.19 Mayıs 1943’de yeniden temel atma töreni yapıldı. Stada da dönemin cumhurbaşkanı olan İsmet İnönü’nün soyadı verildi. Stadyumun o dönemde 5.000.000 liraya mal olduğu kayıtlarda belirtiliyor. Nihayet 27 Kasım 1947 tarihinde Beşiktaş ve bir İsveç takımı olan Aik Solna arasında oynanan maç ile stat resmen açılmış oldu. Bu stattaki ilk golün ise o zaman Beşiktaşlı futbolcu olan Süleyman Seba tarafından atıldığı kayda geçmiştir.
1952 yılına gelindiğinde stadın adı bu kez Mithat Paşa olmuştur. Çünkü 1950 yılında yapılan seçimleri muhalefette bulunan Demokrat Parti kazanmıştır. Ardından da İnönü’nün iktidarı sona ermiştir. Bu durum üzerine, İnönü’nün resmi devlet dairelerinden, paralardan kaldırılmıştır. Onun yerine Atatürk’ün resimleri konulmuştur. Ayrıca İnönü’nün ismi verilen tüm yapılarında adları değiştirildi. Stada Mithat Paşa adının verilmesine gelince, o günlerde Mithat paşa ismi gündemde idi. Mithat Paşa 1876 tarihli ilk Osmanlı Anayasası olan Kanuni Esasi’yi hazırlayan ve sadrazamlık yapmış bir kişidir. Mithat Paşa Sultan Abdülaziz’in öldürülmesi olayına karıştığı iddiası ile Taife sürgüne gönderilmiş, sonra da orada öldürülmüştü. İşte tam da bu stadyumun isminin değiştirilmesi söz konusu iken Mithat Paşa’nın mezarının yurda getirilmesi gündeme gelmişti. Sonuçta İstanbul Belediye Meclisinde konu ile ilgili görüşmelerde Belediye Meclisi üyesi Saim Nuri Uray, Mithat Paşanın bir hürriyet şehidi olduğunu söyleyerek, stadyumun isminin Mithat Paşa olmasını istemiştir. Ve bundan sonra da artık İnönü yerine Mithat Paşa denilmeye başlanmıştır.
25 Aralık 1973’de İnönü vefat edince14 Ocak 1974 tarihinde stada yine İnönü adı verilir. Burası kısa bir süre Dolmabahçe stadı olarak da anılmıştır. 1998’de Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ile Beşiktaş kulübü arasındaki sözleşme ile 49 yıllığına kiralanmış ve adı “Beşiktaş İnönü Stadyumu” olmuştur.
Stadyumda bazı yenileme çalışmaları da yapılmıştır. Bunların ilki 1950 yılında olmuştur. 5000 kişilik bir eklenti ile stattın kapasitesi arttırılmıştır. Daha sonra yanda bulunan gazhanenin kaldırılması ile ayakta 40 bin seyirci alacak duruma gelmiştir. 2003-2004 yılları arasında koltuk kapasitesi 21.500’den 32.145’e ulaşmıştır. Bu arada kapı sayısı da arttırılmıştır.
Gelelim yeni stata, 2013 yılı Haziran ayında stadyumun 41.903 kişi olması çalışmaları başlamıştır. Yeni ismi ile
“Vodafone Arena Süleyman Seba Spor Kompleksi” adı altında yenilenen stadyum için Vodafone 15 sezon isim sponsoru olmuştur.
Bu yeni stadyumun mimarı Bünyamin Derman. Oldukça modern bir yapı olan stadyumun çimlerinin yüzde 95 i doğal. Burası bir “Yeşil Stat”... Örneğin çatıya düşen yağmur suyu depolanarak kullanılabilecek. Ve günlük 500 kw gücünde elektrik üretecek. Ayrıca stadyumun elektrik fazlası satılarak gelir sağlanacak. Yani burası kendi elektriğini kendisi üretecek bir stat. Burada tüm seyircilerin (41.903 kişilik stat olduğuna göre) aynı anda internete bağlanabilmesi de mümkün olacak. Ayrıca oynanan maça ait tüm veriler bilgiler anında stattaki taraftarlarla paylaşılabilecek. Düşündüm de burası stattan çok bir teknoloji üssü gibi bir şey. Evet, burası sadece bir stadyum değil aynı zamanda konser arenası olarak da hizmet verecek. Ayrıca stadın içinde 2 adet restoran bulunuyor. Ve birçok da dükkân. Aynı zamanda 600 araç alabilecek kapasitede bir de otoparkı mevcut.
Stadın zemini yerden 5 m aşağıda. Yani siz içeri girdiğinizde orta kata giriyorsunuz. Eskiden stat deniz seviyesinin 5 m üzerinde iken şimdi 5 m altında. Bu da bana bir hayli ilginç geldi.
Gelelim maliyetine tüm bu işlemlerin yaşama geçmesi için verilen rakam 103 milyon dolar.
Evet, evet gezip gördüm, görüp yazdım. Şaşkınlıktan bazı şeylere inanamadım inanın. Ve işte sonuç burası bir stattan çok öte bir yer. Her beklentiye yanıt verecek türden spor, moda etkinlikleri, konser arenası hemen hemen her tür etkinlikte kullanılacak bir akıllı stat. Peki, düşündüm de işin sırrı nerede diye ama buldum galiba, son model teknoloji ile sporu birleştirmekte. İşte o zaman ancak böyle bir yetkinliğe ulaşabiliyorsunuz.