Hidiv Kasrı, İstanbul ilinin Beykoz İlçesi’ndeki Çubuklu sırtlarında yer alan bir eserdir. Yapım tarihi 1907 yılıdır. Mısır’ın son hıdivi Abbas Hilmi Paşa tarafından İtalyan mimar Delfo Seminati’ye yaptırılan bu yalının mimari tarzı, Dönemin mimari modasına uygun bir şekilde yapılmıştır. Mimarisi nouveau tarzındadır. Hidivlik makamı, Osmanlı İmparatorluğu döneminde Mısır valililerine verilen bir unvandır.
İstanbul’un Beykoz semtinde, Çubuklu sırtlarında bulunan Hidiv Kasrı, İtalyan mimar Delfo Seminati tarafından 1907 yılında art nouveau tarz ile geleneksel Osmanlı mimarisinin birleştirilmesi ile inşa edilmiş, bir yapı.1000 metrekarelik bir alanda kurulmuş olan kasr gerçekten çok etkileyici.İşte bu ay bu muhteşem yapıdayım. Kasr’ın tarihine geçmeden önce bir açıklama yapayım. Hidivlik sözcüğü, Osmanlı İmparatorluğunda Mısır Valilerine verilen bir makamdır. Şimdi gelelim kasr’ın öyküsüne: Mısır Valisi olan Abbas Hilmi Paşa, 1900 lü yılların başında Beykoz, Çubuklu tepelerinde yer alan iki ahşap konağı ve 270 dönümlük araziyi satın alır. Buradaki konakları yıktırarak yerine Hidiv Kasrı’nı yaptırmıştır. Ancak, Hilmi Paşa’nın amacı İstanbul’a dönünce burayı kullanmaktır. Aslında Abbas Hilmi Paşa’nın 19.yüzyılın sonlarında Mısırdaki İngiliz nüfuzunu kırabilmek ve Osmanlı Devletinden destek sağlayabilmek için uzun süreli İstanbul’da kalması gerekti. İşte bu yapıyı alma nedeni de sırf bu yüzdendi.50 yıl gibi uzun bir süre hiç kullanılmayan yapı, Abbas Hilmi Paşa ve ailesinin İsviçre’ye yerleşmesi ile iyice sahipsiz kalmıştır. İngilizler Mısır’ı işgal edince ülkeye krallık sistemini getirmişlerdir. Bu durumda Hilmi Paşa’nın Hidivlik unvanı elinden alınınca o da İsviçre’ye gitmek zorunda kalmıştır. Paşa’nın ailesi ise 1937 yılına kadar kasr da yaşamıştır. Ancak aynı yıl İstanbul belediyesine satılmıştır.
1984 yılında restore edilerek kullanıma açıldığında otel olarak kullanılmıştır.1996 yılında ise Hidiv Kasrının işletmeciliğini İstanbul Büyükşehir Belediyesi almıştır.
Kasr, sizi önce görkemli ve kocaman bahçesi, ihtişamlı çeşmeleri ve küçük havuzları ile karşılıyor. Binanın içine girince de en dikkat çeken yanı binanın tavanları oluyor. Çünkü tavanlar vitraylar ile kaplı. Binadaki en dikkat çekici şey ise asansör. Çünkü asansör binanın yapıldığı dönemlerde hayli lüks olarak kabul ediliyordu. Kasrın üzerinde İstanbul Boğazını gören bir de kule bulunuyor. Aslında asansör bu kuleye çıkışı sağlamak amacı ile yaptırılmış ve o zamanlar da buhar ile çalışıyor imiş.
Hidiv Kasrı günümüzde hem restoran hem de sosyal tesis olarak kullanılıyor. Kasrın korusunda yaklaşık 1,5 km’lik bir de yürüyüş yolu bulunuyor.
Ben Hidiv Kasrını görünce inanın büyülendim. Bu kadar etkileyici, dinlendirici ve dingin bir yer gerçekten bulmak çok zor. En güzeli de manzarası ve doğası. Yazımı Yasin Hatiboğlu tarafından yazılmış ve Kasrı anlatan bir şiir ile bitiriyorum. Adına şiirler bile yazılmış bu mekanı görmelisiniz diyorum.
HİDİV KASRI
Kasrın açılan penceresinden leb-i derya görünür,
Akşamları İstanbul’un ufkunda Hümeyra görünür,
Dilleri tutulunca, bunca güzellikleri tarif edemez,
Bir başka yerinden ,’yedi kandilli Süreyya ‘ görünür.