Emniyet yönetim süreçleri, emniyeti olumsuz etkileyecek potansiyele sahip tehlikelerin belirlenmesini ve önlenmesini içerir. Emniyet, havacılık alanında yer alan hiçbir kurumun ve kişinin göz ardı edemeyeceği bir öneme sahiptir. Ancak birincil önceliğin havacılık emniyeti olduğu kabulü evrensel anlamda bir klişedir. Havacılık emniyeti, havacılık faaliyetlerini yerine getirerek kuruluş amaçlarına (kâr, örgüt sürekliliği, büyüme vs.) ulaşmayı sağlayan hedeflerden biridir

 

Havacılık alanında hizmet sunumunda görev alan herhangi bir organizasyonda, üretim ve emniyet riskleri birbirine bağlıdır. İşletmelerin kar amacı ile emniyet hedefi, bir ikilem oluşturmaktadır. Bu ikileme ‘İki P İkilemi’ denilmektedir. Üst yönetimin elde bulunan kıt kaynakları değerlendirme anlamında yaşadığı bu ikilemde, kuruluşlar üretim ve koruma hedefleri arasında kaynak dağılımı açısından bir denge oluşturmalıdır. Aksi takdirde, ya korumaya aşırı kaynak aktarımından dolayı iflas durumu ortaya çıkabilecek ya da kaynakların devamlı olarak üretime yönlendirilmesinden dolayı emniyet göz ardı edilebilecektir. Böyle bir durum kaynakların dengesiz dağıtıldığını gösterecektir. Bu nedenle kaynak dağılımının rasyonel bir biçimde yapılması, etkin bir emniyet yönetimi ihtiyacını ortaya çıkarmaktadır.

 

Etkin emniyet yönetiminin başarısı kaza istatistiklerine yansımış, en genç taşıma sistemi “ticari havacılık” aynı zamanda da en emniyetli taşıma sistemi olmuştur. Özellikle 1990’lardan sonra havacılık faaliyetlerinde meydana gelen olaylarda (incident) da büyük ölçüde azalma görülmüştür.

 

Yönetim ikilemi

Etkin emniyet anlayışı uyarınca, operasyonel personelin raporlarında yer alan veriler rutin olarak toplanıp analiz edilir. Üst yönetim bu analiz ve değerlendirmeler doğrultusunda, üretim (production) ve koruma (protection) hedeflerini dengede tutmaya yönelik bir “emniyet sınırı” belirlemeli ve bu sınır doğrultusunda emniyet yönetim sistemi (SMS) oluşturmalıdır. Kaynak aktarımları bu emniyet sınırına yaklaştığında erken uyarı sisteminin devreye gireceği etkin bir emniyet yönetim sistemi oluşturulmalıdır.

 

Öte yandan, koruma pahasına üretim için kaynakların aşırı tahsisi, ürünün veya hizmetin emniyet performansı üzerinde bir etkisi olabilir ve sonuçta bir kazaya neden olabilir. Bu nedenle dengesiz bir kaynak tahsisinin var olduğunu veya gelişmekte olduğunu zamanında farketmeyi sağlayacak bir güvenlik sınırının tanımlanması esastır. Bu nedenle güvenlik alanı ve sınırları organizasyonun yönetimi tarafından tanımlanmalı ve mevcut durumu doğru bir şekilde yansıtmasını sağlamak için sürekli gözden geçirilmelidir.



Emniyet ve Üretim Arasında Bulunması Gereken Emniyet Alanı

 

Kaynaklar:

ICAO Doc 9859 AN/474

www.shgm.gov.tr

Önerdiklerimiz

1968 © Uçak Teknisyenleri Derneği