Hadi gelin Dünya’yı altüst edelim! Yeryüzü üstümüzde kalsın, gökyüzü de yaşam alanımız olsun! Nehirleri, gölleri, denizleri ve ucu bucağı olmayan okyanusları içindekilerle birlikte donduralım, buna rağmen yine de ağaçlar aşağıya doğru büyüyüp meyve verebilsinler, tüm beton yığınlarından da vazgeçelim. Uçarak yaşarken, dağlar üstünüze üstünüze gelsin, volkanlardan çıkan lavlar şelale olup aşağıya aksın ve yerçekimine maruz kalmaksızın yaşadığımızı düşünelim. Onun yerine gökçekimi olsun! Elektrik yine olsun ama bu kez sokak lambaları da aşağıya doğru sarkan aydınlatmalar olsun. Yollar zaten yok, unutun hepsini! Tepenizde asılı kalan bir doğa var yalnızca! Evler ne olacak derseniz, ta bii ki yeni evleriniz bulutlardan olacak. Hayal ya, bu. bu bulutların su buharına hiç ihtiyacı yok... Bir şekilde oluşmuş olsunlar işte. Arkasını kurcalamayın. Bütün gün bir buluttan diğerine seyahat edeceksiniz, tek derdiniz oradan oraya uçmak. Tutkuyla bağlı olduğum uçaklardan da vazgeçiyorum. İnebileceği meydan da olmayacak çünkü. Nasıl olurdu? Kim bilir daha neler hayal ettiniz bu satırları okurken...

 

 

Bu hayalden, an itibariyle vazgeçiyorum... Gökyüzü yerinde kalsın ve biz ne zaman yukarıya bakarsak onu hep orada bulalım... Her şey yerinde güzel, öyle değil mi? Durup dururken her şeyi altüst etmenin bir manası yok. Altında yaşarken kıymetini bilelim, o yeter! İyisi mi bulutları birer mutluluk deposuna çevirelim biz... Onları değişik objelere benzetmeye ve anlamlar yüklemeye devam edelim. Bize her gün başka bir şov yapsınlar, yüzümüzü güldürsünler, zaman zaman üzerimize yağsınlar ve bizi ferahlatsınlar.


Bu mutluluk depolarının üstünde uçabildiğimiz gibi, altında da uçma imkanlarımız var. Hem de çeşit çeşit! Bu ay microlightlarla uçacağız ya da bir diğer adıyla motorlu yelkenkanatlarla. Doğrusu, bu sevimli uçuran aletin ilham kaynağı da yelkenkanattır. Yelkenkanattan daha önce bahsetmiştim. Bu kanatlar, gergin brandadan oluşuyordu ve yalnızca bir yamaçtan atlayarak uçma şansınız vardı.
Microlight’ın keşfiyle yamaç aramanıza bundan sonra gerek yok. Bu motorlu yelkenkanat yerden havalanabildiği için, yüksek bir yerden atlamaya gerek kalmadı.


Kanatları katlanabilen, kolay taşınabilen, öğrenmesi ve kullanması kolay bu uçaklar düşük hızlarda uçup, kolay kumanda edilebildiği için çok güvenli. Tek kişilik modellerin ağırlığı 150, çift kişiliklerin 175 kilogramı geçmiyor. İniş ve kalkış için, sadece 30 metre uzunluğunda piste ihtiyaç duyuyor. Çim ve toprak zeminlere, bot monte edilebilen modelleri ise su yüzeyine inebiliyor. Model ve tasarımlarına göre havada saatte 60-100 km hıza ulaşıyorlar. Bir depo yakıtla üç-dört saat havada kalabiliyor, motoru kapatıp rüzgarla süzülebiliyor. Dakikada ortalama 50 metre yükseliyorlar.


Bakımı da çok kolay olan bu uçaklar, bu avantajlı özellikleri sebebiyle, Avrupa’da yüz binlerce kişinin hobisi. Avrupa’da yaklaşık bir milyon sportif uçak pilotu bulunduğu tahmin ediliyor. Amerikalılarsa kendi uçaklarını evde yapıyor. Home Build Aircraft (evde yapılan uçaklar) denilen uçakların yapımı ve kullanımı için gereken izinleri almak çok kolay. Hal böyle olunca, uçak meraklıları garajlarında parça birleştirerek kendi uçaklarını yapabiliyorlar.


Microlightların ortak özellikleri nelerdir?
“Trike” olarak adlandırılan üç tekerlekli şasiye sahip türü çok popülerdir. Prensip olarak motorlu hangglider olarak da düşünülebilir. Performans sınıfındaki “tri axis” diye bilinen diğer türü daha güçlüdür. Gerçek uçak görünümündedir ve kapalı bir kokpiti vardır.
Microlightlar motoru dursa bile, güvenli bir şekilde süzülerek inebilir. Uçuş ağırlıkları ise en fazla 450 kg kadardır. Havada aşağı yukarı 3 saat kalabilir, seyir hızı ortalama 80 knot civarıdır. Gerekli izinler alıdığında 5000 feet irtifadan VFR yani görerek uçulabilir. 15 knot rüzgar kalkış için son limittir. Daha şiddetli rüzgarda havalanmayıp rüzgarın dinmesini beklemek en iyisidir. Kokpit panelinde klasik göstergeler; altimetre, hız göstergesi, düşey hız göstergesi, su soğutmalı ise hararet göstergesi, devir saati bulunur. İstendiği takdirde ki genelde telsiz, gps cihazı da takılmaktadır.


Bu araç için gerekli pilot lisansına UPL denmektedir. Türkiye’de de bu lisansı veren özel havacılık kuruluşları vardır. Microlightların fiyatları ise çoğu otomobille kıyaslandığında ucuz denilebilecek seviyededir.
Aklınızda bulunsun!


Ülkemizde henüz tanınmaya başlanan bu spor Sapanca’da bir girişimcinin uçuş eğitimi ve diğer bilgileri vereceği okulu açması ile birlikte bu bölgede yapılmaya başlanmıştır. 70 m stabilize bir alanda havalanabilen bu uçaklar, hafif, ekonomik ve taşınabilir olması ile dünyada outdoor sporlar içerisinde oldukça revaçtadır. Sapanca Gölü’nün üzerinde uçanları görünce şaşırmayın...
UPL lisansı almak için hangi şartlar vardır?
Ultralight sınıflarının düşük operasyon maliyetleri, daha az eğitim süresi, daha uygun eğitim ücretlerinden dolayı ülkemizde bu alt yapıyı oluşturarak ülkemize bu yetkiyi kazandıran kurum elbette SHGM.

Ultralight/Microlight eğitimlerinde;
25 Saat Teorik ve 60 Saat Yer dersi eğitimleri tamamlandığında uluslar arası geçerliliği olan SHGM Çok Hafif Hava Araçları Pilot Lisansı (Ultralight Pilot License) sahibi olmaktasınız. Peki bu lisansı hakketmek için hangi vasıflara sahip olmak gerekir bir göz atalım ;

-En az 17 yaşında olmak.

-En az lise veya dengi okul mezunu olmak,

-SGHM tarafından veya SGHM’ce yetkilendirilmiş havacılık tıp merkezleri tarafından düzenlenmiş geçerli 2’nci sınıf sağlık sertifikası sahibi olmak,

-SGHM tarafından yetkilendirilmiş olan Uçuş Eğitimi Organizasyonlarında gerekli teorik bilgi ve uçuş eğitimini başarıyla tamamlamış olmak,

-Teorik bilgi sınavlarında ve uçuş eğitiminin tamamlanmasından sonra yetenek testinde başarılı olmak.
Hangi hava aracı olursa olsun, siz de benim gibi gökçekimine maruz kalanlardansanız, hemen bir yerden başlamanız gerek! Bunun adı microlight olur, ultralight olur, gyrocopter olur… Orası size kalmış ama rüzgar, yüzünüzü tatlı tatlı okşasın isterseniz, hiç düşünmeden doğru microlight uçuşuna... Bu güzel hava aracının kabin kısmının tamamen açık oluşu, farklı irtifalarda, hissedilen serin rüzgarın keyfiyle ve mükemmel görüş mesafesiyle size kanatlandığınız hissini verecek. Bu deneyime bayılacaksınız! Özellikle kalkışı çok heyecanlı bir hava aracı bu. İnsana resmen adrenalin patlaması yaşatıyor. Sanki bir paraşütle uçar gibi özgür ama aynı zamanda da motorlu bir araç oluşundan dolayı da güvende olma hislerini aynı anda yaşatıyor microlightlar.
Havacılıkla ilgilenip, uçmanın bir yerlerinden tutan insanlar arasında, enerjisi düşük, asık suratlı, neşesiz, özgüvensiz olanını inanın daha hiç görmedim. O halde, hayatın tadını çıkaran bu pozitif insanlar arasında neden sizinde bir yeriniz olmasın ki? Bu duyguları deneyimleyen insanlar, şiirler, şarkılar yazıyor… Belki de insanın yaratıcılığını da geliştiren bir tutku bu.


Bu ay sizlerle, okuduğumda gerçek anlamda kendimi bulduğum bir Yaşar Kopuz şiirinin ilk dizelerini paylaşmak istedim. 1974 yılının Haziran ayında yazılmış bu şiir…


UÇMAK
Uçmak,
Uçmak ne güzel masmavi mutlulukta.
Taş yok diken yok bu yolculukta.
Çık çıkabildiğine, git gidebildiğine,
Korkma, engeller yok, ne de mutsuzluk gibi dar.
Uç, gez, mutlu ol olabildiğin kadar.


En yakın zamanda masmavi mutluluğa doğru kanat çırpmanız dileklerimle…

Önerdiklerimiz

1968 © Uçak Teknisyenleri Derneği