Keşke, orası uçsuz bucaksız bir yer olsaydı. Git git hiç bitmeseydi…

Gece-gündüz hem pırıl pırıl hem de ışıl ışıl olan bir yer var bildiğim, insanların aklını başından alacak kadar güzel olan makinelerin sıra sıra dizilip, birbirlerine caka satarcasına renkli ışıklarını durmadan yakıp söndürdükleri, kocaman bir yer. Orada, her ne ararsanız mevcuttur. İnsanlar, akın akın girip çıkarlar ve neredeyse günün her saati kalabalıktır. Dinginlikten uzak, gürültünün alıp başını gittiği bir yer işte orası. Bir cümle var, hemen herkesin diline pelesenk olmuş. “Çok acelem var!”. Kimin yok ki?

 

Gökyüzüne en yakın yer orası ya da arkası gökyüzüne açılan devasal bir kapı desek hiç yanlış olmaz. Zamanın, en hızlı geçtiği yer de orası, kaybedilmeyecek kadar değerli olduğu yer de. Kimi yerleri buram buram kahve kokusundan geçilmez, kimi yerleri de kauçuk kokar bana göre.

 

Yürümekle bitiremeyeceğiniz yolları ve tabandan tavana kadar camları var. Mekanlar büyüdükçe sempatikliğini yitirir derler ama burada başka bir efsun var. Hem sımsıcak hem de rengarenk. Neresi olduğunu şıp diye anladınız biliyorum, ama ben uzattıkça uzattım işte. Tabii ki havalimanından bahsediyorum. Gittiğimde en mutlu hissettiğim yeri, sayfalarca anlatabilirim ama bunu size yapmayacağım.

 

Tahminimce kültürlerarası etkileşimin en yoğun olduğu yerdir. En son teknolojiye sahip ürünleri de en çok havalimanında görürsünüz. Gelip geçen binlerce insana kucak açar ve kendilerini güvende hissetmelerini sağlar.

Havacılığın her dalında, önce emniyet derler. Emniyet, kapılardaki güvenlik görevlilerinden başlar, kuledeki hava trafik kontrolörlerinde son bulur. Uçaklardaki güvenlikten pek tabii ki uçuş ekibi sorumludur.

 

Yalnızca özel jet ya da yolcu uçaklarında değil, sportif havacılık faaliyetlerinin tümünde de mutlaka iletişim esastır. Yerle bağlantınızı hiç koparmazsınız, konuştuğunuz dil farklı olsa da.

Telsiz ve Haberleşme Usulleri dersini emekli bir pilottan almıştık. Derse başlarken “bugün size yabancı bir dil öğreteceğim“ demişti. Meraklanmıştık, elbette biliyorduk ne ile karşılaşacağımızı ama ne olursa olsun hepimiz dikkat kesilmiştik. Havalimanlarında çalışan insanların çok büyük çoğunluğu da bu dili bilmek zorundadır. Çünkü bu dil sayesinde her şeyi çok daha kısa ve hızlı ifade edersiniz. Emniyette olmadığınız zamanda da bu dili kullanıp belki de hayatınızı kurtarırsınız.

 

Şimdi gelin bu farklı dili biraz inceleyip, neye benzediğine bakalım.

Alfabedeki harflerin okunuşlarında, sayıların ise hem okunuşlarında hem de yazılışlarında epey farklılıklar vardır. Havacılıkta rakamlar - grup halinde olsalar bile büyük çoğunlukla tek tek telaffuz edilir.

Uçuş seviyeleri (tam yüzler hariç),

altimetre basınç ayarları,

uçak çağrı adları,

rüzgâr yön ve şiddeti,

hava sürati,

transponder kodları ve frekanslar vb. Tabii ki ezber bozan durumlar da yok değildir. İşte size istisnai durumlara örnekler;

 

  • FL180 > Flight Level One Eight Zero
  • FL200 > Flight Level Two Hundred
  • QNH 1002 > QNH One Zero Zero Two
  • BIGJET347 > Big Jet Three Four Seven
  • 150 degrees > One Five Zero Degrees
  • 18 knots > One Eight Knots
  • (Squawk) 6500 > Six Five Zero Zero

 

Öyleyse, bu alfabeyi öğrenmeden gökyüzüne çıkmak, uçmak, kaçmak yok. Tüm havacılar bu eğitimi almak ve bu alfabeyi ezberlemekle yükümlülerdir.

 

Havacılık, öyle heyecan verici öyle uçsuz bucaksız bir ilgi alanıdır ki, bir kere kapıldığınızda kendinizi o güzel duygulardan ayırmak istemezsiniz.

Havalimanlarından bahsettim ve ne denli büyüleyici olduklarından, ama bazı havacılar var ki, uçmak için havalimanı değil, dağlar tepeler ararlar kendilerine ve o yerleri bulduklarında koşa koşa göğe yükselip, gümrüksüz yerlere doğru süzülürler.

 

Yamaçcılar, gökyüzünün kartallarıdır ve bilirsiniz ki kartallar hep yüksekten uçarlar. Yamaç paraşütü extrem bir sportif havacılık faaliyetidir. Yamaç paraşütü, çok hafif hava araçları içerisinde en hafif olanıdır. Kolay taşınabilirliği sayesinde, yolu bile olmayan tepelerden kalkış yapılabilir. Özel olarak tasarlanmış bir kalkış-iniş pisti gerektirmez. Doğal kaldırıcı kuvvetleri yani termik hava akımlarını kullanarak saatlerce havada kalabilir, bulutlara kadar yükselebilir ve kilometrelerce mesafeler kat edebilir. Şu bir gerçek ki dünyada en yaygın ve en hızlı gelişen havacılık sporudur.

Paraşütün sırt çantasına sığacak kadar küçülebilmesi ve ağırlığının az olması nedeniyle bazı dağcılar tarafından dağların zirvelerinden inmek için de kullanılır. Ülkemizde yamaç paraşütü ile 4000-5000 m. yüksekliklere çıkılabilmekte ve 100 ila 300 km arasında mesafelere gidilebilmektedir. Türkiye mesafe rekoru 343.5 km"dir. Bu rekor milli yamaç paraşütçüsü Hakan Akçalar’a aittir.

 

Hakan Akçalar, Kahramanmaraş"dan kalkış yaptıktan sonra Mardin Kızıltepe"ye iniş yapmıştır. Ayrıca yamaç paraşütü akrobasisi, diğer dallara göre daha çok manevra içerir.

Yamaç paraşütü ile bulutlar arasında dans edebilmek öyle çok kolay değildir. Bunu yapabilmeniz için belli başlı bir ekipmana sahip olmanız gerekir. Bu ekipmanlar; kanat, askı ipleri, taşıyıcı kolonlar, harness, yedek paraşüt, kask, GPS cihazı, variometre, rüzgar ölçer, manyetik pusula ve telsizdir. Bu, olmazsa olmazlara bir göz attığımızda;

 

Kanat

Uçak paraşütlerinin aksine yamaç paraşütlerinin kumaş kısmına paraşüt değil "kanat" adı verilir.

Kanat, yelkenkanat ve planör gibi airfoil yapıdadır. Yan kesit şekli yarım bir su damlasını andırır. Bu özel yapı havanın size daha önceki sayılardan birinde bahsettiğim Daniel Bernoulli prensiplerine göre kanadın altında ve üstünde farklı hızlarda akarak bir basınç farkı oluştururlar ve yamaç paraşütünün dikey hızını 0.8 m/s seviyelerine kadar düşürebilirler.

 

 

Askı İpleri

İpler iki kısımdan oluşur. İçteki kısım ağırlığa karşı dirençli fakat sürtünmeye karşı zayıf olan kevlar denen bir malzemeden yapılır. Bu malzeme kurşun geçirmez yelek yapımında kullanılan çok dayanıklı bir malzemedir. İkinci kısım ise bu ağırlığı taşıyan malzemeyi dağ koşullarında sürtünme ile aşınmaktan ve bunun sonucunda kopmaktan koruyan dacron adlı malzemedir.

 

Taşıyıcı Kolonlar

Taşıyıcı kolonlar, kubbe iplerini kuşama bağlarlar. Ağırlığı ya da yükü ipler yoluyla taşırlar. Kuşama karabinalar ile iplere küçük metal (rabıt) halkalarla bağlıdırlar. Kalkış esnasında taşıyıcı kolonun yardımıyla kubbenin başa getirilmesini sağlar. Arka kolonlar aynca halkalar yardımıyla frenleri de tutarlar. Frenlerin ucunda, kolay tutmak amacıyla şık şıklar bulunur ve bunlar arka kolonlara çıtçıt veya verkuro ile tutturulur.

 

Harness

Pilotun uçarken bağlı olduğu ve karabinalarla kanada bağlı olan kuşanma yöntemine denir.

 

Yedek paraşüt

Uçuş için öncelikli olan malzemelerdendir. Temel prensip olarak yedek paraşütsüz uçuş yapılmaz. Malzeme olarak asıl paraşütten daha hafif ve çok daha kaygan bir kumaştan yapılmıştır. External ve internal olmak üzere iki tipi mevcuttur.

Kask

Tam yüz korumalı ve tam yüz korumasız şeklinde iki tip kask mevcuttur. Genelde kevlardan üretilir. Darbelere karşı son derece korumalıdır.

 

GPS Cihazı

Gps cihazı ile yükseklik, hız, konum bilgisi gibi bilgiler sağlanacağı gibi belirli bir rota çizilerek hedefe ulaşabilmek de elbette mümkündür. GPS ayrıca yarışmalarda mutlaka sporcuların kullanması gereken bir cihazdır.

 

Variometre

Variometre, termal hava akımları ile genellikle mesafe uçuşları yapmak için kullanılan; yüksekliği, o anki kaldırıcı içerisindeki yükselme veya alçalma hızını gösteren cihazdır. Ayrıca sesli bildirim ile bu yükselme ve alçalmaları pilota bildirir. Variometre ve GPS’in bir arada bulunduğu compact cihazlar da mevcuttur.

 

Rüzgar Ölçer

Rüzgar ölçer rüzgarın şiddetini, varsa darbe aralığını km cinsinden gösteren küçük fakat önemli bir yamaç paraşütü malzemesidir.

 

Manyetik Pusula

Her ne kadar yamaç paraşütü pilotları GPS kullanarak yön tayin etseler de manyetik pusula da yanlarında bulundurmaları gereken bir cihazdır. Elektronik cihazların bazı durumlarda hatalı bilgi verebilme olasılığına karşı manyetik pusula bulundurulur.

 

Telsiz

Telsiz yamaç paraşütünde mesafe uçuşlarında eğitimlerde kullanılan ve mutlaka olması gereken bir cihazdır. Havadaki veya yerdeki diğer pilotlarla uçuş esnasında yalnızca telsiz ile iletişim kurulur.

Tüm bu ekipman sayesinde siz de bir yamaç paraşütü pilotu olup, bulutları delip geçebilirsiniz. Asıl mesele gökyüzünü ne kadar sevdiğiniz ve onu ne kadar hissetmek istediğinizle ilgilidir. Havacılığın birinci şartı maceraperest olmaktan öte, kendini emniyete alıp, her uçuşta bilinçli ve güvenli hareketler içerisinde olmaktır.

Gökyüzünü hiç tanımadığı halde altında yaşayan milyarlarca insan var, siz onlardan biri olmayın ve kendinize, sizi ona daha da yakınlaştıracak bir çift kanat bulun.

 

Macera dolu hava sahalarından birinde görüşmek üzere…

Önerdiklerimiz

1968 © Uçak Teknisyenleri Derneği