51 yıllık uçak teknisyeni Rıdvan Taner, uçak teknisyenliğinin diğer sektörlerle kıyaslandığında daha iyi bir uğraş olduğunu belirtiyor ve ekliyor: “Diğer sektörlerdeki teknisyenler fabrikalarda hemen her gün aynı işi yaparlar. Bizim işimizde ise her gün farklı şeyler yapar, yeni bilgiler öğrenirsiniz. Değişken işlerde de bir bıkkınlık olmaz. Bu sektör, diğerlerine göre daha iyi koşullarda çalışmayı, dünyaya açılmayı genç arkadaşlara sağlayacaktır. Havacılığın kıymetini bilmelerini ve bunu hiç unutmamalarını tavsiye ederim…”
UTED: Türk Hava Yolları’nda işe başlamanız nasıl oldu?
Rıdvan Taner: 1965 yılında sekiz arkadaş THY’de geçici kadro ile işe başladık. Bu arkadaşlardan beşiyle çalışmalarımızı uzun yıllar sürdürdük. Bizler Sanat Enstitüsü mezunuyduk. Dolayısıyla uçak konusunda bir bilgimiz yoktu. Bizlere sekiz ay boyunca temel eğitim ve DC-3 uçağının kursu verildi. Hem ameli hem de teorik bir eğitim aldık. Böylece havacılık bilgilerini bize katmış oldular. Kurs bitiminden sonra “Teneke Hangar” diye adlandırdığımız uçak atölyesinde, o dönem THY filosunda bulunan DC-3, F-27, Wiscount uçaklarında OJT yapılıyormuş gibi düşüneceğimiz, yardımcı teknisyen olarak çalıştırılmaya başladık. Bir imtihandan sonra da bizleri kadroya aldılar.
1965 yılında THY"ye muvakkat kadro ile giren, sanat okulu mezunu beş arkadaş. Soldan sağa; Ayhan Yanık, İbrahim Özay, Rıdvan Taner, Metin Kırgeç, İsmail Dörter...
UTED: Daha sonra da kurslara gittiniz mi?
Rıdvan Taner: Tabii… Bu aşamadan sonra yurtiçi ve yurtdışında DC-9-30, B727, DC-10, B707, F-28 kurslarını görüp, çalışmalarımıza devam ettik. 1985’ten sonra da A.310 Gulfstream III mx, A.300-134, A.320-211, B737-200 eğitimlerimi aldım. 1987 yılında ise özel sektöre geçmek zorunda kaldım. Eşim, iki kızım, bir oğlum ve annemle birlikte evde altı nüfus yaşıyorduk. Çocuklarımdan ikisi özel okulda, diğeri üniversitede okuyordu ve maddi olarak zorlanıyordum. Bu nedenle emekli olup, özel sektörde çalışmaya başladım.
UTED: Uzun bir meslek hayatınız olmuş…
Rıdvan Taner: Evet, yarım asrın üzerinde bir havacılık yaşamım var. Benim bugünkü durumum havacılık sayesinde olmuştur. Üç çocuğumu da okuttum ve iyi bir hayat sürdüm. Havacılık mesleğine girdiğim için hep şükrederim. Benim için havacılık hem bir şans hem de övünç kaynağı olmuştur. Koşulları diğer sektörlere göre daha iyidir. Ayrıca diğer işlerdeki gibi rutin görevler olmaz. Her gün yeni şeyler öğrenir, yeni olaylarla karşılaşırsınız. Bu özellikleri dolayısıyla işimi çok seviyordum. Sevdiğin işi yaparken hem mutlu olur, hem de daha iyisini yapmaya çalışırsın. Çalışma hayatımın hiçbir döneminde evden çıkıp işe giderken ayaklarım geri gitmemiştir. Şayet bir şansım olsaydı ve bir daha dünyaya gelsem yine aynı mesleği seçerdim.
Rıdvan Taner"e THY tarafından verilmiş bir plaket...
UTED: Odanızda çok farklı maketler ve havacılık objeleri var. Bu odayı nasıl bu hale getirdiniz?
Rıdvan Taner: Bu ev üç oda bir salondan oluşuyor ve biz uzun yıllar altı kişi yaşadık. Annemin rahmetli oluşu ve üç çocuğumun evlenip taşınmasıyla eşimle ikimiz kaldık. 51 yıllık havacılık hayatım boyunca biriktirdiğim maket, şapka ve kal olmuş malzemeleri bu odada sergilemeye başladım. Tabii tüm bu malzemelerin temizliğini ben yapmak durumunda kalıyorum.
UTED: 51 yıllık meslek hayatınızda unutamadığınız bir anınız var mı, dendiğinde ilk aklınıza gelen hangisidir?
Rıdvan Taner: 1985 yılında zamanın Başbakanı Sayın Turgut Özal, eşi ve bazı bakanlar Singapur ve Japonya’ya gideceklerdi. Bu seyahat için bir DC-10 uçağı hazırlamamız istenmişti. Uçağın ön “section”ına bir yatak odası ve oturma salonu hazırlamıştık. Salonda televizyon ve video bile vardı. Arka tarafı da yolculara hazırlamıştık. Çok güzel olmuştu. Hatta uçağa gelen arkadaşlar bize “Ön kısma banyo koymayı unutmuşsunuz” diye takılmışlardı. Uçak, İstanbul, Bangkok, Singapur, Tokyo uçuşu yapıp, aynı yolla geri dönmüştü. Bu uçuşta hiçbir arıza ve sorun ile karşılaşmamamız teknik ekip olarak bizleri çok mutlu etmişti.
UTED: Yarım asrı aşan mesleki tecrübenizle gençlere tavsiyeleriniz neler olur?
Rıdvan Taner: Biz bu mesleğe sanat enstitüsü mezunları ve Hava Kuvvetleri’nden gelen arkadaşlarla başladık. 1968’e kadar büyüklerimiz arızaları genellikle kitap karıştırmaya ihtiyaç duymadan giderir, “item”ları Türkçe doldururlardı. Tasklar karşımıza Türkçe gelirdi. 1968’de DC-9-30 uçakları geldiğinde de “mm”lar ve TS yapmak istediğimizde İngilizce bilen arkadaşlardan yardım alıyorduk. 1971’de Pan-Am şirketinden dört adet B707 kiralanmıştı. Bu uçakların bakımı için board masasına gittiğimizde item ve taskların İngilizce olduğunu gördük. Daha önce teknik bilgi öncelikli iken artık teknik İngilizce bilmek yapılan işten de önemli hale geldi. Önce İngilizce bileceksin ki sonra istenilen işleri daha doğru yapabilesin. THY o tarihten sonra İzmir Hava Lisan Okulu’na birçok teknisyen arkadaşımızı 9 aylık kursa yollayıp bu açığı kapatmaya çalıştı. Hatta bu kursa gidenlerden biri de bendim. Yani öncelikle genç arkadaşlara çok iyi bir İngilizce seviyesi hedeflemelerini tavsiye ediyorum. Uçak teknisyeni ne kadar iyi İngilizce bilirse o kadar başarılı olur.
Yapılacak “item”larda işe başlamadan “mm” açıp, prosedür ne diyor, precaution var mı diye bakılması gerekecektir. Nasıl olsa iş bitiminde kullandığı “tool”u ve referans vermek için o “chapter”da söküm takıma gelecektir.
İkinci olarak mesleklerini severek yapmaları gerektiğini hatırlatmak isterim. İşlerini ne kadar çok severlerse o kadar başarılı olurlar. Bizim işimiz de sevilmeyecek gibi değil: Daha önce de belirttiğim gibi diğer sektörlerdeki teknisyenler fabrikalarda hemen hemen her gün aynı işi yaparlar. Bizim işimizde ise her gün farklı şeyler yapar, yeni bilgiler öğrenirsiniz. Değişken işlerde de bir bıkkınlık olmaz. Bu sektör, diğerlerine göre daha iyi koşullarda çalışmayı, dünyaya açılmayı genç arkadaşlara sağlayacaktır. Havacılığın kıymetini bilmelerini ve bunu hiç unutmamalarını tavsiye ederim.
RIDVAN TANER
1942 yılında Düzce’de doğdu. İlk ve ortaöğrenimini Bolu’da tamamladıktan sonra, 1961’de Bolu Erkek Sanat Enstitüsü’nden mezun oldu. Aynı yıl ailesiyle İstanbul’a taşındı. Askerlik görevini tamamladıktan sonra 1965 yılında Türk Hava Yolları’na “muvakkat kadro” ile girdi. 1987 yılında Vardiya Şefi kadrosundan emekli oluncaya kadar THY’de çalıştı. Daha sonra 1987-1989 yıllarında Toros Air’de, 1989- 1991 yıllarında Noble Air’de, 1991-1993 yıllarında Sultan Air’de, 1993’ten 2014’e kadar da Onur Air’de çalıştı. Halen Onur Air’de lüzum duyulduğunda “Technical Representative” olarak görev yapıyor.