Meslek tarihinin tanıklarından Necati Yüce, uçak teknisyenliğinde en önemli bilgi kaynağının yaşanan tecrübeler olduğunu belirtiyor ve ekliyor: “Herhangi bir gün yaşadığınız bir tecrübe, belki yıllar sonra yine karşınıza çıkacak ve sorunu kısa sürede çözmenize yardımcı olacak. Yaşadığınız her olay bilgi seviyenizin gelişmesini sağlıyor. İşte bu nedenle gençlere tavsiyem, hem kendi yaşadıkları, hem deağabeylerinin, ustalarının yaşadıkları tecrübeleri zihinlerine kazısınlar. Gözlerini dört açsınlar…”

 

 

 

UTED: Mesleğe girişiniz nasıl oldu?

 

Necati Yüce: Ben uçak teknisyenliğinden önce birçok yerde çalıştım. En son İstanbul’da bir Amerikan ilaç firmasında çalışıyordum. Bu arada Maçka Yüksek Tekniker okuluna kaydoldum. Okul akşamdı, ben de gündüz çalışıyordum. Ancak çalıştığım yerde birden vardiya sistemine döndüler ve ben okulu bırakmamak için işten ayrıldım. Okulda beraber öğrenim gördüğüm, THY’de çalışan bir arkadaşı işyerinde ziyarete gitmiştim. THY’nin tekniker alacağını söyledi ve başvurmamı önerdi. Ben okula başladığım için vardiya sistemini dayatan ilaç fabrikasından ayrılmak zorunda kaldığımdan dolayı çok üzgündüm ve İstanbul’da kalmak istemiyordum. Arkadaşıma “Yusuf, İstanbul bana göre değil, ben kalmayı düşünmüyorum” dedim. O ısrar etti, ben direndim. Sonunda basit bir saman kâğıda bir dilekçe yazdı, bana da imzalattı. Götürüp verince “yarın imtihan var, gel” dediler. Ertesi gün geldim ve imtihana girdim. Benim zaten bildiğim basit sorulardı. 23 Ağustos 1966’da meşhur teneke hangarda çalışmaya başladım.

 

UTED: Hangi uçaklar vardı?

 

Necati Yüce: Uçak bakımda çalışıyorduk ve şu (Havacılık Müzesi’nde Türk Hava Kuvvetleri’nin eski kargo uçaklarını göstererek) hem kargo hem yolcu uçağı olabilen uçaklar ve Wiscount’lar vardı. Bir yıl kadar sonra bu uçaklar şimdiki kulenin olduğu bölgede bastırılmış toprak alana çekildiler ve servis dışı oldular. Haftada bir pervanelerini beş on tur çeviriyorduk ki, pistonları yağsız kalmasın… Bunlar piston silindirli uçaklar… Daha sonra bunların kimi askeriyeye verildi.

 

 

UTED: Sonra hangi uçaklar geldi?                                                                                                 

 

Necati Yüce: 1970’lerin başında Boeing 707’ler alınmıştı. Amerika’dan PanAm şirketinin servis dışı uçakları alınmış, burada uçuşa uygun hale getirmiştik. Bu olay Türk Hava Yolları için önemli bir dönüm noktasıydı. 1974’ün Kasım ayıydı sanırım. Bir 707’nin göz kontrolünü yapıyordum. Motorun kanat bağlantısında bir sorun gördüm. Bağlantı vidaları yukarıda kalmış, delik aşağı gelmiş. Motor kaportayı aşağı doğru çekmiş. Kaportayı zorlukla söktüm… Motoru kanada bağlayan kolun ana cıvatası, testereyle kesilir gibi kesilmiş, motor aşağı sarkmış. Herhalde uçuş sonunda olmuş ki, motoru zorlayıp düşecek hale gelmemiş. Motor üç santim kadar aşağı sarkmış… Bu arada uçakta bir elektrik arızası varmış, elektrikçiler motor kaportasını açmamı istiyorlar. O zamanlar uçak kaportasını sadece mekanikçiler açabilirdi. Elektrik ve elektronikçilerin her işlemi için kapakları mekanikçiler açıp kapardı. Ben de kolun cıvata kestiğini gördüğüm için onlara bu motorun inmesi lazım dedim. Onlar da benim şaka söylediğimi sanıyorlar, “senin söylemenle motor mu iner” falan diyorlar. O zamanki teknik kontrol müdürü ve ekibi geldi, durum gördüler ve indirmeye karar verdiler. Bu arada müdür yanıma gelip, “yarın teknik kontrole başlıyorsun” dedi. Bu beni biraz endişelendirdi. Sekiz yıllık teknisyendim ve teknik kontrollük farklı bir konumdu. Başkalarının yaptığı işi kontrol edip, mühür basacaktınız.

UTED: Sorumluluk çok büyük…

 

Necati Yüce: Evet sorumluluğu çok fazlaydı. Yapılan işi çok iyi bilmeniz lazım ki iyi kontrol edesiniz… Ben endişelenmeye başladım. Erhan İnanç çok iyi görüştüğümüz bir arkadaşımız. Kendini çok iyi yetiştirmiş verimli bir arkadaştı. O teknik kontroldeydi. Gidip durumu anlattım, beni cesaretlendirdi ve böylece teknik kontrollükte çalışmaya başladım. Bu olayla ilgili de bir taltif yazısı ve ikramiye de verdiler.

 

UTED: Emekliliğinize kadar teknik kontrol olarak mı çalıştınız?

 

Necati Yüce: Evet, 1990 sonu ile 1996 sonu arasında ise Suudi Arabistan’da görev yaptım.

 

 

UTED: Orada ilginç olaylar yaşadınız mı?

 

 

Necati Yüce: Tabii… Çevremdeki insanlarla iyi ilişkiler geliştiren bir yapım vardır. Orada da öyle olmuştu. Suudi Arabistan’daki yetkililerle de bir hukuk gelişmişti. Bu dostlukların da işimi kolaylaştırdığı olurdu. Mesela bir gün bizim uçağın taxi route girmiş beklediğini gördüm. Ben oraya gittiğimde havaalanı otoritesinin orada olduğunu gördüm. Kaptanla konuşmak için kulaklık için delik arıyorlar. Yabancılar, nereden bilecekler… Ben yardım için gittiğimde orada bulunmamın yasak olduğunu söylediler. Ben de iletişim kurmanıza yardım için geldim dedim. Bu arada kuleden kiminle konuştuklarını sordular, benim adımı verdiklerinde kule, sorun olmadığını benim orada bulunabileceğimi söyledi. Bu oradaki insanlarla kurduğum dostluğun neticesiydi. Bu arada kaptanla iletişime geçtiğimizde sol iniş takımının hidroliği boşalmış. İniş takımının kilitlenip kilitlenmediğini bilemiyor… Ben baktım, sorun olmadığını söyledim ve uçak park etti.

 

Bir de bir 727 uçağımızı boş olarak Diyarbakır’a gitmek üzere kaldırdım. Alandan ayrılıp eve gittikten sonra telefon geldi ve “yahu neredesin, uçağınız geldi” dediler. Ben uçağımız yok falan dedim ama sonuçta alana döndüm. Az önce kalkan 727 geri dönmüş. Pilotların pantolon ve gömlekleri kovayla su dökülmüş gibi ıslak. Meğer kalkıştan kısa süre sonra, Medine üzerinde çok yüksek bir yağmur bulutuna giriyorlar ve uçağın tüm elektronik aletleri susuyor. Sadece motorlar ve APU çalışıyor. İletişim de kurulamadığı için habersiz iniyorlar. Bu arada iki dakikada bir uçağın indiği piste iniyorlar. Hiçbir şeye zarar vermeden bunu başarıyorlar. Tabii habersiz inmenin cezası büyük… İstasyon şefi arkadaşla meydan müdürüne gittik. Bütün elektronik kutuları uçağın önüne koyduk. Hiçbiri çalışmıyor. Hiçbir yerle irtibat kuramıyorlardı. Yapacak şeyleri yoktu dedim. Suudi teknisyenler de doğruladıktan sonra ceza THY ceza ödemekten kurtulmuştu.

 

UTED: Genç teknisyenlere neler söylemek istersiniz?

 

Necati Yüce: Uçak teknisyenliğinde en önemli bilgi kaynağı yaşanan tecrübelerdir. Herhangi bir gün yaşadığınız bir tecrübe, belki yıllar sonra yine karşınıza çıkacak ve sorunu kısa sürede çözmenize yardımcı olacak. Yaşadığınız her olay bilgi seviyenizin gelişmesini sağlıyor. İşte bu nedenle gençlere tavsiyem, hem kendi yaşadıkları, hem de ağabeylerinin, ustalarının yaşadıkları tecrübeleri zihinlerine kazısınlar. Gözlerini dört açsınlar…

 

 

 

NECATİ YÜCE

 

1938 yılında Ordu’da doğdu. İlk ve orta öğreniminden sonra Ordu Meslek Lisesi Tesviye bölümünden mezun oldu. 1958’de Karabük Demir Çelik İşletmelerinde çalışmaya başladı. Bu arada kendini geliştirmek için öğrenimine devam etmeye karar verdi ve Erzincan’daki tekniker okuluna başvurdu. İkinci olarak bu okula girdi. Okula kaydoldu ve Erzincan Şeker Fabrikalarında çalışmaya başladı. Gündüz şeker fabrikasında çalışırken mesai sonrası tekniker okuluna devam ederek üç yıl sonra mezun oldu. Bu arada şeker fabrikalarında baş kontrolör olmuştu. 1961 yılında yedek subay olarak askere gitti. Askerliğini yedek subay öğretmeni olarak Isparta’da tamamladı. Ordu’ya dönüşünde bir süre öğretmenlik yaptı. Daha sonra İstanbul’da bir Amerikan ilaç fabrikasında tekniker olarak çalışmaya başladı. 2,5 yıl sonra Maçka Yüksek Tekniker okuluna kaydoldu. Akşam öğrenim göreceği için vardiya sistemine dönen işyerinden ayrıldı. THY’de çalışan bir arkadaşını ziyarete gittiği havaalanında tekniker arandığını öğrenip THY’ye başvurdu. Girdiği sınavlarda başarılı olup 1966’da THY’de çalışmaya başladı. Uçak bakımda başladığı Uçak Teknisyenliği görevine 1974 yılında geçtiği Teknik Kontrolde sürdürdü. Bir süre Suudi Arabistan’da görev yapan Necati Yüce 1999’da emekli oldu.

Önerdiklerimiz

1968 © Uçak Teknisyenleri Derneği