Bu ay İtalya’da bir antik kentte Verona’dayım. Veneto bölgesinde bulunan Verona doyamayacağınız ölçüde büyük bir tarihi zenginliğe sahip bir kent. Kuzey İtalya’nın en büyük ovası üzerine kurulan şehir, Adige Nehri sularıyla hayat buluyor. Nehrin iki yakasını buluşturan köprüler, zarif saraylar ve çok daha fazlası bu şehirde sizleri bekliyor. Verona’yı benzersiz kılan bir diğer özelliği ise dünyanın en bilindik aşk hikayesine ev sahipliği etmesi. Romeo ve Juliet’in ölümsüz aşkının izlerini taşıyan Juliet Evi, Verona’da görülecek yerlerin başında geliyor. İtalyan rönesansına tanıklık eden Verona, tamamı UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınan muhteşem bir şehir.

Verona için Napolyon’un şu sözü beni hep düşündürmüştür. Ta ki Verona’yı görene kadar, Şöyle demiştir: ’Dünya tek bir ülke olsaydı o ülkenin romantizm başkenti de Verona olurdu.’

Verona’ya direkt uçuş yok Milano ve Venedik kentlerinin tam ortasında yer alıyor. Ben Milano’dan 1 buçuk saatlik tren yolculuğu ile gittim. İlk izlenimim ilk bakışta burası adeta bir masal kentini andırıyor şeklinde idi. Nitekim bu düşüncemde yanılmadığımı kenti gezince anladım. Çünkü Shakespeare’in ünlü Romeo ve Juliet i Verona’da geçmektedir. Gerçekten de Verona’nın ünü burada olduğuna inanılan Juliet’in evinden kaynaklanıyor.

Kendisi gerçekte olmayan bir hayal ürünü olan bir karakterin evinin var olması ve burayı binlerce kişinin ziyaret etmesi hayli ilginç geldi bana. Bende önce bu masal evden başladım şehri gezmeye.

Burası 14.yy. da yapılmış bir ev. Sonradan 1936 yılında eve bir balkon eklenmiş. Giriş ücreti 5 euro.

Evin bir de hikayesi var o da şöyle:

1905 yılında evin gerçek sahipleri Cappello ailesi olup kasaba sakinleri Romeo ve Juliet oyunundaki Juliet’in soyadı olan Capulet e benzediği için evi Juliet in evi olarak ilan etmişlerdir. Zamanla da burası turistlerin uğrak yeri olmuştur. 

Verona küçük bir şehir ama meydanları ünlü bir yer. Bunların içinde en ünlü meydanı Piazza Bra. Burada ünlü Verona arenası bulunuyor. Roma’da bulunan ünlü Colesseum un adeta bir küçüğü durumunda. Yapım yılı M.S 30.

Günümüzde burada birçok etkinlik gerçekleştiriliyor. (Festivaller konserler tiyatro vb.) 30 bin kişi kapasiteli olan arena pembe mermerden yapılmış bir yapı. Arenanın karşısında yan yana çepeçevre olarak dizilmiş birçok kafe bulunuyor. Verona Katedrali ise bir diğer ünlü ve tarihi yapı.

Gelelim alışverişe, Via Mazzini en ünlü markaların yer aldığı bir alışveriş caddesi. Hep kalabalık hep çok canlı bir cadde.

Verona’da bir de yine orta çağdan kalma bir kale var, Castelvecchio.1354 yılında yapılmış. Yanında bulunan köprüden şehrin en güzel fotoğraflarını çekebiliyorsunuz.

Şehrin kalbi diyebileceğimiz bir meydandan söz etmek isterim, burası Erbe Meydanı. Meydanda gelmiş geçmiş şehri yönetenlerin birer heykelleri bulunuyor ve bu meydanda yer alan Lamberti kulesinden ise Verona’yı tepeden seyredebiliyorsunuz.

Bu ay bir masal şehrine Verona’ya gittim. Garda gölünün doğusunda yer alan ve 2000 küsür yıllık bir tarihe sahip kent Etrüsk medeniyetinin de merkezi. Üstelik tüm şehir UNESCO dünya mirası listesinde yer alıyor.

Zarif meydanları, dar tarihi ve Venedik’i andıran sokakları ile, Adige nehrinin geçtiği yolları ben nasıl unuturum. Çok etkilendim. Ve masal sona erdi. Tekrar mutlaka gelinecek şehirler arasına seni çoktan kaydettim Verona. En kısa zamanda bir kez daha gelmek isterim.

Diyorlar ki, Shakespeare bu güzelim kenti görmeden Romeo ve Juliet’i yazmış, bilinmeyen soru işareti olarak belleğimde kalan bir konu bu ….Shakespeare görmedi ama siz mutlaka Verona’yı görün çok etkileneceksiniz.