Geçen sene başladığım yazı dizisi Elektro Manyetik alan ve etkileri ile ilgili yaptığım araştırmalar ve okuduğum yazılar beni bazı bilim insanlarının buluşlarına ve hayat hikayelerine kadar götürdü.

 

Elektrik ve elektrik akımı ile ilgili bir düzeneğe de ismini veren, çoğumuzun Faraday yasaları ya da Faraday kafesi ile ismini bildiğimiz Michael Faraday bunlardan birisidir.

 

Bu harika buluşlara ismini veren ve yasaları ile bilim tarihine adını yazdıran Michael Faraday doğru düzgün bir eğitim almamış olmasına rağmen sanki gizli bir güç Faraday’ın fizik ve kimya alanında başarılı olması için her tür ortamı hazırlamış ve Faraday da kendisine sunulan bu imkanları çok iyi değerlendirmiş bir bilim insanıdır.

 

19. yüzyılda manyetik alanın ne olduğu ile ilgili hiç bir fikir yokken bilim insanları kuvvet ve güç varlığı dışında başka bir bilgiye sahip değillerdi. Oysa geçen sene yazdığım dünyanın manyetik alanı keşif edilmek için bekliyordu.

 

Einstein’nın çalışma odasında resmi olan tek bilim adamı olduğu söylenen Faraday bugün kullanılan elektrik motorlarının arkasında yatan asıl çalışma prensibinin temelini de atmış bir bilim insanıdır.

 

Faraday’ın gençlik yıllarında elektrik sadece kablonun içinde hareket eden, kablonun dışına etki yansıtmayan bir akış olarak tanımlanıyordu. Elektrik akımının içinden geçtiği kablonun dışına yaydığı manyetik alan ile ilgili henüz bir bilgi yoktu. İlk defa Danimarkalı bilim insanı Oersted, elektrik akımı geçen bir kablonun pusula iğnesini hareket ettirdiğini saptadığını açıkladığında büyük bir ses getirmiş ama kimse bunun neden kaynaklandığını açıklayamamıştı.

 

Faraday bunu duyduktan sonra konuyu araştırmaya başlamıştır. Elektriğin sadece kablo içinden geçip gitmesi dışında telin çevresinde de dairesel manyetik kuvvet oluşturduğunu ispat etmiştir. O zaman çok büyük bir ses getiren bu buluş ile yetinmeyen Faraday elektrik enerjisini mekanik enerjiye dönüştürmeyi de başarmış ve elektrik akımı ile sürekli mekanik devinim sağlayarak ilk elektrik motorunu icat etmiştir.

 

 

Mıknatısın elektriksel etkisini araştıran Faraday, elektrik geçen tel bobindeki manyetik etkiyi kullanarak ikinci bir bobinde elektrik etkisinin ortaya çıkmasını yani hareket etmesini sağlamasıyle ELEKTROMANYETIK INDUKSIYON deneyi sayesinde bilimde manyetik alan ismini de kendi ismini de tarihe yazdırmıştı.

İngiltere’de bilim akademisyenler dışında halkın da anlayabileceği bir dilde anlatılarak, halkın bilime olan ilgisinin artması için konferanslar düzenlenmekteydi. Bu konferansların bugünkü şekliyle verilmesinde Faraday’ın çabaları göz ardı edilemez. Bu konferansların başlatılmasında önemli katkısı olan Faraday özellikle çocuklar için MUMUN KIMYASAL TARIHI isimli bir de kitap yazmıştır.

Kendisine dinamonun ne işe yaradığını soran bir hükümet yetkilisine İngiltere hükümetinin bir gün bundan vergi sağlayacağını öngören bu ileri görüşlü bilim insanını daha detaylı tanımanız için yazılarımdan birisinde ona yer ayırmak istedim.

 

Peki kısaca Faraday kimdi ve tarihe geçecek buluşları yapan bu azimli genç bilim insanı nasıl bir eğitim almıştı?

 

Michael Faraday 22 Eylül 1791 yılında ingiltere, Londra’da fakir ve dindar bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Ailesinin yaşam tarzı ve ekonomik durumu ona iyi bir eğitim vermeyi sağlayamamış olmasına rağmen 14 yaşında ailesine maddi olarak katkıda bulunmak için çırak olarak başladığı kitap ciltleme işi sayesinde hayatına farklı bir yön vererek, bilim tarihine ismini yazdıran bir bilim insanı olmuştur. Kitap ciltleme işi sayesinde özellikle bilimsel kitapları okuyarak, okuduğu kitaplardaki deneyleri yaparak kendini eğitmiştir.

 

1812 yılında hala bilimsel konferansların verildiği Royal Institution’da Humphry DAVY’nin verdiği dört konferansa katılmış ve o konferansta tuttuğu notlarla kendisinden iş istemiş olmasına rağmen eğitimsiz bir kişi olması nedeniyle akademisyenler arasında yer almasına ön yargı ile bakıldığından önce olumsuz bir cevap almış olan Faraday daha sonra DAVY’nin asistanı olarak Royal Institution’a girebilmiştir. Önceleri ayak işi olarak bakılacak görevler kendisine verilmesine rağmen karşısına çıkan bu ortamdan en fazla faydayı sağlamak için bilimsel çalışmalarına devam ederek kendisini geliştirmeye devam etmiştir. Akademik bir eğitime sahip olmayıp sadece kendisinde doğuştan var olan sezgileri ve okudukları ile çalışmalar yapan bu dahi genç adam kimya ve fizik üzerine araştırmalar yapmaya başlayıp bilim dünyasına fayda sağlayan buluşlara imzasını atmıştır. 1840 yılında sağlığı bozulan Faraday bilimsel araştırmalarına ara verip 1867 yılında ise hayata veda etmiştir. Michael Faraday’In bilimsel buluşlarının bazılarına gelecek ay değineceğim.

 

Sağlıklı ve bilim dolu bir hayat dilerim.

Önerdiklerimiz

1968 © Uçak Teknisyenleri Derneği