CENNETTEN BİR KÖŞE
CUNDA ADASI
Arnavut kaldırımlı sokaklarda kafa kafaya vermiş sohbet eder gibi taş evleri, her daim cıvıl cıvıl çarşısı ve sabah gün doğmadan yola koyulmaya hazır bekleyen balıkçı tekneleri… Rumlardan kalan bu nostaljik hikayeyi güzelleştirip yaşatan Girit mübadillerinin emanet bir çiçeğe bakar gibi özenle koruduğu Cunda, bir nefes huzur arayan bünyeye deva oluyor.
Ayvalık’a bağlı tam bir Ege adası olan Cunda adasındayım bu ay. Cundaya gitmek için önce Ayvalık’a gitmeniz gerekiyor. Ayvalık’a ya kara yolu ya da uçakla Edremit Koca seyit hava limanından ulaşabiliyorsunuz. Ayvalık’tan kalkan teknelerle ya da özel aracınızla ya da minibüs ile gidebiliyorsunuz. Adanın Ayvalık’la karadan köprü bağlantısı bulunuyor. Cunda Adası Ayvalık koyunda yer alan ve Ayvalık adaları denilen irili ufaklı 22 adadan yerleşime açık olan tek ada durumunda. Cunda’ya yerleşimin tarihi 3500 yıl öncesine dayanıyor. Piri Reis ‘Kitabı Bahriye’ adlı eserinde bölgeye ‘Yunt Adaları’ diye bildiriyor. Cundanın da bu adaların içindeki ‘Galat adası ‘olduğu sanılıyor. Adanın Rumca adı’ Moshinhos’ ya da’ Kokulu Ada’. İnanın adaya adım atar atmaz sizi muhteşem bir kekik kokusu karşılıyor bu nedenle de ismi Kokulu Ada. Günümüzde adaya ayrıca’ Ali Bey Adası’ denmesinin nedeni Kurtuluş Savaşı Kahramanı Yarbay Ali Çetinkaya anısına verilen isim olmasıdır. Ali Çetinkaya düşman birliklerine ilk karşı koyan komutandır.1924 yılında adada yaşayan Rumlar ile, Giritli Müslümanlar mübadele edilmiştir.
Cunda Adası tam bir Eğe kasabası, yani evlerin çoğu taş ve iki katlı. Yerler Arnavut kaldırımı taşlarla döşeli. Daracık sokakları ve dolu dolu tarihi ile sizi hemen kucaklıyor Cunda adası.
Adada 8 tane manastır bulunuyor. Görülecek yerlerin en önemlisi Taksiyaris Kilisesi. Yapımı 1873.Bir süre cami olarak ibadete açılan kilise depremde yıkılınca yapılan restorasyondan sonra günümüzde bir müze olarak ziyarete açılmış. Rahmi Koç Müzesi.
Cundanın tepesinde (Aşıklar Tepesi) bulunan eski bir yel değirmeninin restore edilmesi sonucu adanın simgesi olan eski bir yel değirmeni kitaplık kafe haline dönüştürülmüş. Adı, Sevim ve Necdet Kent Kitaplığı. Buradan tüm adayı seyredebiliyorsunuz adeta bir seyir terası görünümünde.
Adada bir de ünlü tarihi bir kahve var, Taş Kahve. En önemli özelliği vitraylı camları ayrıca nefis kahvesi ve limonatası.
Cundada adına ‘Despot Evi’ denilen günümüzde otel olarak kullanılan bir yer var. Burası 1862 yılında yapılmış bir Rum asilzadesinin evi imiş. Daha sonra ev sahibi öldürülünce Osmanlı devleti burayı satın almış. Bir süre Hükümet Binası olarak kullanılan bina 1921 yılında yetimhaneye dönüştürülmüştür. Daha sonraları okul olarak kullanılmıştır. Günümüzde ise otel olarak hizmet vermektedir.
Türkiye’nin en büyük tabiat parkı olan 17.950 hektarlık alanı olan Ayvalık Adaları Tabiat Parkı da oldukça ünlüdür.
18.yy in sonlarında inşa edilen ve restore edilerek 2011 de hizmete açılan ‘Ay ışığı Manastırı ’da adanın bir diğer görülmesi gereken yeridir.
Gelelim adanın mutfağına, en güzel balıkları ve en güzel zeytinyağlıları ile ünlü bir yer. Ot yemekleri oldukça popüler. Deniz Börülcesi, Kabak Çiçeği Dolması çok ünlü. Hele Ayvalık tostu yenmeden dönülmemesi gereken yiyeceklerden.
Ayvalıklı ünlü Şair yazar Sabahattin Ali ‘Kürk Mantolu Madonna’ adlı eserinde bize burayı şöyle tanıttırıyor: ’Benim memleketim (Ayvalık) dünyanın en güzel yerlerinden biridir. On, on beş asırlık zeytin ağaçlarının altında yatarken bir zamanlar bunların mahsulünü toplayan insanları düşünürdüm.’
Mis kokulu çiçeklerin, begonvillerin çam ve zeytin ağaçlarının birlikteliğinin nasıl bir cennet yarattığını görmek ayrıca, Kiliseleri, tarihi binaları ile adanın daracık sokaklarında dolaşmak, pırıl pırıl bir denizde yüzmek isterseniz Cundaya gelin. Çünkü Ayvalık sizi çağırıyor.