BİR DESTANDIR ÇANAKKALE
Bu ay, İ.Ö 3000 yılından beri yerleşim alanı olan bir görkemli ve dopdolu bir tarih beldesi olan Çanakkale'deyim. Eski dönemlerde, Hellenspontos ve Dardanel olarak anılanÇanakkale, özellikle Çanakkale Boğazı'nın coğrafi konumu sayesinde Anadolu ile Avrupa ve Akdeniz ile Karadeniz arasındaki bağlantıyı sağlayan iki geçit bölgesinden biri durumundadır. Bugün kullandığımız Çanakkale ismi, Anadolu yakasındaki Çanak kalesinden gelmektedir.
Çanakkale’nin en eski halkı Beşiktepe ve Kumtepe'de yerleşmiş olan Kalkolitik dönem yerli halktır. Bunları İÖ 3000'den 1200'lere kadar yaşamlarını sürdüren Troyalılar izlemektedir. Troya savaşları ile sonra Akalar, Ege göçleri ile de çeşitli kavimler buraya gelmiştir. En son Katalonyalılar Çanakkale bölgesini Türk beylerine bırakmışlardır. İÖ 7.yy'da Lydialıların, İÖ 5.yy'da da Perslerin egemenliğine girmiştir. Bunu daha sonra Roma ve Bizans dönemleri izlemiştir. Özellikle Osmanlıların Akdeniz’e egemen olma isteği onları Balkan yarımadasındaki fetihlere Gelibolu ve çevresinden başlamaya yöneltmiş ve Gelibolu’da bir tersane kurulmuştur. Birinci Dünya Savaşı'ndaki Çanakkale Muharebeleri ile Çanakkale Boğazı'nın önemi anlaşılmıştır. 18 Mart 1915'te düşman donanması boğazda yenilgiye uğratılmıştır.
Çanakkale’de gezilecek birçok tarihi yer var. Bunların başında türkülere bile konu olan ünlü Aynalı çarşı geliyor. 1839 yılında Padişah İkinci Abdülhamid zamanında şehrin önde gelen ailelerinden Eliyau tarafından inşa ettirilmiştir. Çarşı, İkinci Abdülhamid’in tahta çıkışının 14. yıldönümü anısına yaptırılmıştır. Buraya Aynalı Çarşı denmesinin sebebi çatıdaki pencerelerden giren ışığı dağıtmak için girişte ve duvar boyunca yer alan aynalardan geldiği anlaşılmaktadır. Ayrıca eskiden çarşının içinde atlar için koşum takımı yapan ve süs eşyası satan dükkanlar yer alırmış. Aslında şöyle de deniliyor, çarşının adındaki ayna sözcüğü ayna adında at gözlükleri satan dükkanların burada fazla olması nedeniyle imiş. Burası Çanakkale Savaşı esnasında bombalanmış ve 1921 yılında restore edilmiştir. Günümüzde de hediyelik eşyaların satıldığı küçük bir kapalı çarşı.
Ayrıca, bir Seramik Müzesi, Arkeoloji Müzesi ile Çanakkale Deniz Müzesi de bulunuyor. Bunlardan Çanakkale Deniz Müzesi, Kala-i Sultaniye denilen, 1462'de İstanbul’un himayesi için boğazın en dar noktasında yapılmış bir kalede yer almaktadır. Müze de Nusret Mayın Gemisi, İç kale, lojman ve bahçe olmak üzere dört kısımda toplanmıştır.
Çanakkale’nin en önemli ve etkileyici sembollerinden birisi de Çanakkale Şehitler Abidesidir. Abide, Gelibolu Yarımadasında, Çanakkale boğazının ucunda yer alan Morto koyundaki Hisarlık tepesinin üzerinde bulunuyor. Tasarımı, İsmail Utkular, Doğan Erginbaş, Feridun Kip tarafından yapılmıştır.19 Nisan 1954 de temeli atılmış, 21 Ağustos 1960 da Anafartalar Zaferinin 45. Yıldönümünde açılmıştır. 41.7m yükseklikte, 4 ayak ve 1 kubbeden oluşuyor. Tavan kısmında mozaikten Türk bayrağı işlenmiştir. Şeref holünde, Mehmet Akif Ersoy’un ‘Çanakkale Şehitleri’ şiirinden bir dörtlük yazılı olan lahit taşı yer alıyor. Dört ayağında toplam 8 rölyef bulunuyor. Abidenin denize bakan 4 rölyefi deniz savaşlarını, karaya bakan 4 rölyefi de kara savaşlarını anlatmaktadır.
Burası o kadar etkileyici, bir o kadar acıklı, bir o kadar da muhteşem görkemli bir yer. Çanakkale Savaşlarını en çok hissedeceğiniz yer burası.
Çanakkale’de bir de 'Dur Yolcu' anıtı var. Boğazdan geçerken tüm gemilerin görebileceği bir yerde Değirmen Burnu tabyasının ardındaki tepenin yamacında yapılmış. Anıt, ’Dur Yolcu’ şiirinin iki mısrası ile iki figürden oluşuyor.
Eceabat’ta Conkbayırı'nda yer alan ’Yeni Zelanda Anıtı’ da oldukça etkileyici bir yer. Anıt, 1925 yılında yaptırılmış. Anıtın duvarının üzerinde 865 askerin adı yer alıyor. Her yıl 25 Nisan’da burada anma töreni düzenleniyor.
Çanakkale’nin merkezinde bir de muhteşem güzellikte bir saat kulesi var. Kule, Padişah İkinci Abdülhamid döneminde yaptırılmış. 5 katlı ve 4 bölüm. Yüksekliği 20 metre, İlk bölümde balkon en üstte de saat yer alıyor. Kulede bir de çeşme var. Burası aslında eskiden Çanakkale’nin su deposu olarak kullanılıyormuş.
Çanakkale’de beni çok etkileyen bir kale var: Kilit Bahir Kalesi. Burası İstanbul Kuşatmasında Bizanslılara giden yardımların engellenmesi için Fatih Sultan Mehmet tarafından 1452'de Boğazın en dar noktasında yaptırılmıştır. 1541'de, de Kanuni döneminde yenilenmiştir. 1980 yılında da kale koruma altına alınmıştır. Kale 7 katlıdır. İçinde zindanlar vardır. Mimarisi ise yonca şeklindedir. En son 201'de restore edilmiştir. Kale-i Sultaniye adı ile anılmaktadır.
Bunların dışında bölgede yer alan Seyit Onbaşı Anıtı ile Namazgah Tabyaları da görülmesi gereken yerlerdendir.
Günümüzde Çanakkale Boğazı'nı birleştirecek olan ‘1915 Çanakkale Köprüsü’nün açılış hazırlıkları son hızla devam ediyor. Bu amaçla köprü inşaatını gezme fırsatım da oldu. Köprü, Lâpseki ile Gelibolu ilçeleri arasında inşa ediliyor. Muhteşem bir asma köprü bu. Köprü tamamlandığında halen inşa halinde olan Kınalı-Tekirdağ-Çanakkale-Balıkesir otoyolunun bir parçası olarak faaliyet gösterecek. 2023 m orta açık uzunluğu olan köprü dünyanın en uzun asma köprüsü unvanını alacaktır. Köprünün 18 Mart 2022 de hizmete açılması planlanmıştır. Orta açıklığının 2023 m olması Cumhuriyetin 100.yılına atfen böyle belirlenmiştir. Köprünün iki çelik kulesi bulunmaktadır. Yüksekliği ise 318m'dir. Kule yüksekliğinin Osmanlı ordusunun Çanakkale Savaşında 18 Mart 1915 galibiyeti ile ilgili olarak 3. Ayın 18.günü anlamına gelecek şekilde 3 ve 8 sayılarından oluşmaktadır.
Köprü 318 m yüksekliği ile Paris’in ünlü Eiffel Kulesini de geçmiş oluyor. Eiffel’in 300 m yüksekliği olduğunu biliyoruz.
Bu ay Çanakkale’yi gezdim, dolaştım ve yazdım. Burası öyle bir şehir ki etkilenmemek elde değil, her anı tarihle çevrili ve ayrıca doğal güzelliklerle dolu sımsıcak şehir olan Çanakkale'yi mutlaka görmelisiniz. Yazımı Mustafa Kemal Atatürk’ün Çanakkale Savaşlarına ilişkin ünlü bir sözü ile bitiriyorum:’ Çanakkale Zaferi, Türk askerinin ruh kudretini gösteren şayanı hayret ve tebrik bir misaldir. Emin olmalısınız ki Çanakkale Savaşlarını kazandıran bu yüksek ruhtur.