Uçak teknisyenliği mesleğinin öneminin ve gücünün her geçen gün arttığını belirten THY Yapısal Başteknisyeni Ercüment Yedisan, “Her açıdan başladığım günlerle bugün arasında dağlar kadar fark var. Hem mesleki vasıf gereklilikleri, hem de mesleğin önemi artıyor” diyor…

 

 

UTED: Siz Eskişehir kökenli ve doğumlusunuz, ama aslında hep İstanbul’da yaşadınız. Havacılığa ilginiz nasıl oluştu?

Ercüment Yedisan: Teknisyenlik benim baba mesleğim. Rahmetli babam da burada çalışıyordu. Bu nedenle bir aşinalığım hep vardı. Teneke hangar da denilen eski hangara babam zaman zaman getiriyordu. Yine de özel bir ilgim olduğu söylenemez. Ortaokul sonrası babamın yönlendirmesiyle endüstri meslek lisesine girmiştim. Bu okulu bitirdikten sonra uçak teknisyeni olma yolum açılmıştı. Askerden sonra daha çok düşünmeye başladım ve açılan bir sınava başvurup girmiştim. Aslında 1980 yılının 15 Eylül günü yapılacak bir sınava girecektim ama 12 Eylül darbesi sonrası bu sınav iptal edildi. Ancak iki yıl sonra tekrar alım yapıldı. Ben de 1982 yılında THY’ye girmiş oldum. Tabii bu arada askerden önce ve sonra toplam üç yıl İmbat Birleşik Makine Sanayiinde çalıştım. Bir piyasa tecrübem de oluşmuştu.

 

UTED: Peki, bu tecrübenizin buraya başladığınızda işleri kavramanız açısından bir etkisi oldu mu? Buradaki işler ve ortam neler düşündürdü…

Ercüment Yedisan: Çalıştığım fabrika Alman ortaklı bir şirketti ve çok yüksek iş disiplini vardı. Ayrıca yaptığımız da çok hassas makine işleriydi. Buraya ilk geldiğimde aslında panik içindeydim. Öncelikle uçağı tanımıyordum ve gözümde de büyütüyordum. Ama buraya gelip yapılan işleri gördüğümde, biraz basit geldi diyebilirim. Daha sonra da hiç sıkıntı çekmedim. Bunun nedeni Sultanahmet Endüstri Meslek Lisesindeki eğitimin kalitesi ve tabii piyasadaki tecrübemdi.

 

 

UTED: 34 yıldır bu mesleğin içindesiniz ve bu sürede hep aynı yerde yapısal atölyesinde çalıştınız. Sizin işe başladığınız 1982 yılıyla günümüzü karşılaştırdığınızda ne farklar görüyorsunuz.

Ercüment Yedisan: Dağlar kadar fark var… Örneğin benim ilk yıllarımda bir DC 9 bakıma girdiğinde bu bakım bir yıl sürüyordu. Sekiz, dokuz ay normal bir C bakım sürüyordu. Bugün ise bu süreç 10-15 güne indi. Bir haftada bitenler de oluyor.

 

UTED: Bu çok büyük bir fark. Neden bu kadar uzun sürüyordu?

Ercüment Yedisan: Öncelikle bir program dâhilinde çalışılmıyordu. Planlama yoktu. Gündelik işlerden vakit buldukça bakım yapılıyordu. Şimdi uçak bakıma girdiğinde uçağa başteknisyen ve kontrolör atanıyor, planlama bu işleri çok sıkı takip ediyor, kartlar günlük çıkıyor. Eskiden ise doğru dürüst bir kart sistemi bile yoktu. NRC takip sistemi yoktu. İnsanlar boş kaldıkça uçağa gidip çalışıyorlardı. Dolayısıyla bakım çok uzun sürüyordu. Zamanla bu işe el atıldı ve bir planlama ile yapılmaya başlandı. Bu planlama sonrası ilk bakım iki ayda bitince bizi mükâfat olarak yemeğe götürmüşlerdi.

 

UTED: Peki, bugün gelinen noktayı aşmak da hedefler arasında mı?

Ercüment Yedisan: Elbette. Türk Hava Yollarının bütün önemli komponentlerini burada faal ediyoruz. THY Teknik Yapısal Müdürü Gürkan Akın, yedeği olmayan komponentler dolayısıyla uçakların grand olması sorununa çözüm amacıyla yeni çalışmalar gerçekleştiriyor. Sorunların burada çözülebilmesi için yeteneklerimizi geliştirici önlemler alınıyor. Yeni bir komponent grubu oluşturuluyor. Daha ciddi bir yapıya gidiliyor, kalıcı elemanlarla kaliteyi yükseltip, süreci azaltacak çalışmalar sürüyor yani… Bu çalışmaların birçok açıdan faydası olacak. Örneğin 777 uçağının tamir sürecinde yedeği bulunamadığı için kiralanan slat için günlük 1000 dolar kira ödeniyor. En azından bu büyük maliyetler düşürülecek.

 

UTED: O günlerin uçak teknisyenleri ile bugünün uçak teknisyenleri arasında fark var mı?

Ercüment Yedisan: Tabii ki var. Öncelikle bugünün teknisyenleri teorik olarak daha donanımlı geliyorlar. Bilgisayara olan yatkınlıkları dolayısıyla prosedürleri daha iyi uyguluyorlar, evrakları doğru tutuyorlar. Eski teknisyenlere nazaran eksik oldukları taraf ise el becerileri daha az… Eskilerin ise el becerileri çok yüksekti. Özellikle yapısaldaki çalışmalarda bunun önemi fazla olduğu için sık sık gözlemlediğim ve eksikliğini hissettiğim bir durum bu… El becerisi olan teknisyen zor yetişiyor.

 

UTED: El becerisi derken tam olarak ne demek istiyorsunuz?

Ercüment Yedisan: Özellikle çok yüksek maddi değeri olan parçaların değişimi esnasında kuyumcu gibi işleyip yerine alıştırmamız gerekiyor. Hem maddi değeri yüksek hem de çok hassas parçalar üzerinde çalışıyoruz. Diğer birimlerden farklı olarak birkaç vidayla yenilenen parçalar değil bunlar, üzerinde işlem yapılıyor. Yapılan en küçük bir hatada parça çöpe gidebiliyor. Bu nedenle yapısalda yüksek el becerisi gerekiyor.

 

UTED: Peki, meslek hayatınızda üstlendiğiniz en önemli görev neydi?

Ercüment Yedisan: Birçok önemli iş yaptık ama özellikle biri çok ilginçti… 2000 yılında yaşanan bir olay... Siirt’te bir RJ 100 uçağı pistten çıkmıştı. Uçağı bir hafta içinde yapısalı kullanılır biçimde parçalama görevini almıştık. Bu görev muhtemelen Türkiye için bir ilkti. Tırlara yüklenerek Siirt’ten İstanbul’a geldi.

Uçağın hala kullanılabilir parçaları vardı. Bunlardan yararlanmak için yapılan bir operasyondu. Çok ilginç bir deneyimdi.

 

UTED: Uçağı parçalarken yeni şeyler öğrendiniz mi?

Ercüment Yedisan: Tabii, uçağın daha önce sökülmeyen bölgelerini söktük. Gövdesini üç parçaya ayırdık. Örneğin kanatları sökerken gizli bağlantılar olduğunu fark etmiştik. Biz kanatların tüm bağlantılarını söktükten sonra kanatlar bir türlü gelmiyordu. Daha sonra gizli bağlantılar olduğunu görüp onları keserek ayırabildik.

 

UTED: Buna benzer başka bir ilginç anınız var mı?

Ercüment Yedisan: Yakın zamanda bir Air Astana uçağı kalkış esnasında kuyruğunu vurdu ve arka kısmında çok ağır hasar meydana geldi. Bu hasarın tamirinde de bulundum. Oldukça küçük bir ekiple Airbus uzmanlarının denetiminde bir tamir gerçekleştirdik. Uçağın tamamını elden geçirip çok ağır ve kapsamlı bir çalışma yapmıştık. Yapısalda her zaman gerçekleşmeyecek bir onarımdı. Bu olay da Türk Hava Yolları tarihinde çok önemli, dünya havacılığında da önemli onarımlardan biridir. Hatta Airbus uzmanları iş bittikten sonra, “Bu kadar az elemanla, bu kadar kısa sürede, bu kadar hatasız onarım bizi hayrete düşürdü” demişlerdi. Hatta bu konuyla ilgili benim yazdığım bir yazı da UTED dergide yayınlanmıştı.

 

UTED: Genç uçak teknisyenlerine tavsiyeleriniz var mı?

Ercüment Yedisan: En önemli tavsiyem İngilizce… Yabancı dile ağırlık versinler ve çok ciddiye alsınlar. Bugün mesleğimizin geldiği noktada İngilizce olmazsa olmaz önemde…

 

 

ERCÜMENT YEDİSAN

1959 yılında Eskişehir’de doğdu. İlk ve ortaöğrenimi sonrası başladığı Sultanahmet Endüstri Meslek Lisesi Tesviye bölümünden 1977 yılında mezun oldu. Askerlik öncesi ve sonrası toplam üç yıl İmbat Birleşik Makine Sanayiinde çalıştı. 1982 yılında ise Türk Hava Yolları’nda teknisyen olarak çalışmaya başladı. 1993 yılında Başteknisyen olan Ercüment Yedisan, sekiz aylık bir Revizyon dönemi dışında 34 yıldır Yapısal atölyesinde çalışıyor.

Önerdiklerimiz

1968 © Uçak Teknisyenleri Derneği