Thumbnail
  • 15.07.2025

Değerli okurlar,

Yaz aylarının ortasındayız. Ancak güneşin sıcaklığı kadar, ülkemizin dört bir yanından yükselen dumanlar da içimizi ısıtıyor ne yazık ki ama bu kez umutla değil, endişeyle. Temmuz ayında yaşadığımız orman yangınları, sadece doğamızı değil; aynı zamanda yıllardır görmezden gelinen sistemsel zaafları ve ihmalin sonuçlarını da gün yüzüne çıkardı.

Ege ve Akdeniz kıyılarımız başta olmak üzere pek çok bölgede çıkan yangınlara müdahalede yaşanan gecikmeler, yangın söndürme uçaklarının ve helikopterlerinin sayıca yetersizliği ve çoğu zaman bakımsız ya da faal olmayan envanter gerçekliği, hepimize şu soruyu yeniden sordurdu: “Nerede bu uçaklar?”

Cevabı basit, ancak bir o kadar da düşündürücü: Bu uçaklar ya yok, ya da uçmaya hazır değiller. Çünkü bakım planlamaları zamanında yapılmamış, filolar zamanında yenilenmemiş, uçuşa elverişlilik süreçleri sistematik olarak yönetilmemiş. Sadece yangın çıktığında değil, her zaman hazır olması gereken bu özel görev uçakları için hâlâ geçici ve günübirlik çözümler üretildiğine tanık oluyoruz. Ve bu, kabul edilebilir bir durum değildir.

UTED olarak altını çizmek isteriz ki: Bakım ve uçuşa elverişlilik, sadece ticari yolcu uçakları için değil; yangın söndürme, arama-kurtarma ve afet müdahale araçları için de birincil öncelik olmalıdır. Uçak almak değil, o uçağın uzun yıllar görev yapabilmesini sağlamak, asıl sorumluluktur. Bu da teknisyenin, mühendislik planlamasının, parça lojistiğinin ve bakım kültürünün merkezde olduğu bir yaklaşımı zorunlu kılar.

Bu vesileyle bir kez daha yineliyoruz: Türkiye’nin havacılık stratejisi, sadece pistler ve terminal binalarıyla değil; teknik kadrolarıyla, sürdürülebilir bakım sistemleriyle ve envanter yönetimiyle güçlü olabilir.

Temmuz sayımızda, yangınlarla mücadelede havacılığın rolünü ele alırken, son bir ayda sektörde yaşanan gelişmelere de kayıtsız kalmadık.

Haziran ortasından bu yana, küresel havacılık gündemi birçok önemli gelişmeye sahne oldu. Farnborough Airshow 2025, elektrikli ve hibrit hava araçlarının yükselişiyle birlikte yeni nesil havacılığın vitrini hâline geldi. Türkiye’den katılan TUSAŞ, Baykar ve TEI gibi kuruluşların sergilediği ürünler, ülkemizin teknoloji ve mühendislik gücünü uluslararası platformda yeniden gözler önüne serdi.

Ancak aynı dönemde Boeing’in tedarik zincirinde ve üretim hatlarında yaşadığı problemler, kalite kontrol süreçlerinin ne kadar hayati olduğunu bir kez daha gösterdi. Her biri küresel çapta yankı uyandıran bu olaylar, aslında tek bir gerçeğin altını çiziyor: Bakım, sadece teknik bir süreç değil; güvenliğin ta kendisidir.

15 Temmuz’un yıldönümünde…

UTED olarak, demokrasimize yönelen her tehdidin karşısında, milletimizin ve Cumhuriyetimizin yanında olduğumuzu bir kez daha ifade ediyoruz. Her zaman söylediğimiz gibi: Havacılık, sadece teknoloji değil; aynı zamanda bir sorumluluk ve vicdan meselesidir.

Değerli meslektaşlarım,

Her yangında göğe yükselen alevlere değil; oraya çıkamayan, yerde kalan uçaklara da bakmak zorundayız. O uçaklar neden orada değil? Kim planlamadı, kim hazır etmedi, kim görmezden geldi? Bu soruların yanıtı, yalnızca ormanları değil; geleceğimizi de kurtaracaktır.

Bizler, bakımın görünmeyen kahramanlarıyız. Ve bu kahramanlık, yalnızca yolcu uçaklarında değil; can kurtaran, ormanı koruyan, vatanı savunan her hava aracında sürüyor. UTED olarak sorumluluğumuzun farkındayız. Eğitimle, dayanışmayla, mesleki gelişimle, sektörel farkındalıkla bu sorumluluğu taşımaya devam edeceğiz.

Temmuz sayımızda yer alan içeriklerle, sizlere sadece günceli değil; geleceğe dair bir yol haritası da sunmayı hedefliyoruz. Gökyüzü kadar geniş, vicdan kadar derin bir perspektifle…

Saygılarımla,

Önerdiklerimiz

1968 © Uçak Teknisyenleri Derneği