Değerli Meslektaşlarım,

Bizler için gökyüzü, bir mesleğin icra edildiği sonsuz bir atölye, bilimin ve emeğin buluştuğu ortak bir çatıdır. Her gün emniyetini sağladığımız uçaklar, insanları, kültürleri ve umutları birleştirir. Ancak bu mavi kubbe, dünyanın bir başka köşesinde, Filistin semalarında, özgürlüğün değil işgalin, barışın değil savaşın gölgesi altındadır. Orada gökyüzü, bir halkın var olma çığlığıyla yankılanırken bizlere, mesleğimizin ve insanlığımızın anlamını yeniden sorgulatmaktadır.

Peki, bu tablonun bizim mesleğimizle, Uçak Teknisyenleri Derneği’nin duruşuyla ne ilgisi var? Cevap, mesleğimizin özünde yatan değerlerde gizlidir. Bizler, insanları birleştiren, medeniyetleri buluşturan kanatların emniyetinden sorumluyuz. Görevimiz ayrıştırmak değil, kavuşturmaktır. Bu nedenle, havacılığın barışı ve kardeşliği temsil eden yüzünü savunmak, en temel ahlaki yükümlülüğümüzdür. Savaş koşullarında bir çocuğun özgür bir gökyüzü hayaliyle çizdiği her uçak resmi, aslında mesleğimizin nihai amacını hatırlatan bir yol haritasıdır.

Bizler gökyüzünü sadece teknik olarak değil, aynı zamanda halkların özgürce uçabileceği bir dünya idealini koruyarak da güvenli kılarız. Bu yüzden gökyüzüne her baktığımızda sadece aerodinamiği, mühendisliği veya teknolojiyi değil; bir halkın onurlu direnişini, bir çocuğun sarsılmaz umudunu ve bir milletin yeniden doğuş felsefesini de görmeliyiz. Çünkü özgürlük de tıpkı uçuş gibi, düşme korkusuyla değil, düşlere inanmakla başlar.

Cumhuriyetimizin 102. yılına gururla yaklaşırken bu evrensel özgürlük mücadelesi bizler için daha da anlam kazanıyor. Cumhuriyet, bir halkın kendi kaderini tayin etme iradesidir; tıpkı İstiklal Harbi’nde Yüce Türk Milletinin, bugün de Filistin halkının gösterdiği irade gibi. Uçak bakım hangarlarında, pistlerde ve kokpitlerde görev yapan her birimiz, bu özgürlük anlayışının ve bağımsızlık ruhunun modern temsilcileriyiz.

Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün o ölümsüz sözü, “Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir.” bu ruhun en saf ifadesidir. Bir meslektaş ve bir yurttaş olarak daima savunmamız gereken de işte bu asil karakterdir. En büyük temennimiz ise bu karakterin muzaffer olması ve gökyüzünün bir gün bombalarla değil, yalnızca özgürlüğün bembeyaz bulutlarıyla dolmasıdır.

102 yıllık Cumhuriyetimizin ışığının, özgürlük ve adalet arayan tüm mazlum halkların yolunu aydınlatması dileğiyle, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun.

 Saygılarımla,