Saygıdeğer Okurlar
Cumhuriyetimizin 101. yılında, gökyüzünde kurduğumuz savunma sanayi, Cumhuriyetimizin gücünü temsil etmeye devam ediyor. Dostlara güven, düşmanlara ise korku salarak KAAN’dan Kızıl Elma’ya, TB2’den Anka’ya, Hürkuş’tan Gökbey’e kadar uzanan birçok proje ile ilerlemenin haklı gururunu hep birlikte yaşıyoruz. Sınırlarımızda savaşlar ve soykırımlar yaşanırken, savunma sanayimizin büyümesi ve gelişmesi bizleri güven içinde tutan en önemli faktörlerden biri olmaya devam etmektedir.
Savunma sanayimizdeki bu büyük başarıların yanı sıra, sivil havacılık çalışanlarımız arasından da pek çok yetenekli isim çıkmaktadır. Geçtiğimiz ay kapağımızda yer verdiğimiz PAYIZ ekibi, Türkiye’nin ilk yerli bonding kablosunu üreterek savunma sanayi araçlarında kullanılmak üzere son aşamaya gelmiştir. Bu tür başarılar, sadece savunma sanayimizin değil, ülkemizin teknolojik gelişiminin de ne kadar ileri düzeyde olduğunun bir göstergesidir.
Ancak eğitim alanında atmamız gereken önemli adımlar hâlâ mevcuttur. Üniversitelerimizden mezun olan gençler sektörle, ne yazık ki, çok geç tanışmaktadır. Aldıkları eğitim her ne kadar kaliteli olsa da, gerçek hayat sadece kitaplardan ibaret değildir. Bu nedenle staj programlarının ve yarı zamanlı çalışma sistemlerinin geliştirilmesiyle gençlerimizin sektöre daha erken dâhil olmaları sağlanmalı ve böylece daha nitelikli personel yetiştirilmesinin önü açılmalıdır.
Son aylarda sosyal medyadan da takip edebileceğiniz üzere, Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. yönetimi, gençlerimiz adına önemli adımlar atarak okulları birer birer ziyaret etmiş ve yeni insan kaynakları projelerine ağırlık vermiştir. Memnuniyetle karşıladığımız bu çalışmalar, sektörümüzün bekası adına umut verici gelişmelerin habercisidir ve bizler de bu çalışmalara katkı sunmak için sabırsızlanıyoruz.
Değerli Üyelerimiz
Geçtiğimiz ay çeşitli haber sitelerinde, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün, hava aracı bakım teknisyeni ithalatına onay vererek ICAO lisansına sahip Hindistan, Pakistan, Bangladeş ve Filipinler gibi ülkelerden ucuz iş gücü yaratacağı yönündeki iddialar kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Cumhurbaşkanlığımızın millileşme hamlesi kapsamında, millî uçağımız, millî helikopterimiz ve millî İHA’larımızın geliştirildiği bir dönemde, bu tür haberler doğal olarak toplumda tepkilere yol açtı.
Derneğimize ulaşan bu söylentiler üzerine, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü yöneticileri ile bir görüşme gerçekleştirdik. Yapılan görüşmede, bu tür bir düşüncenin kesinlikle gündemlerinde olmadığı; hem Cumhurbaşkanlığı yol haritası hem de Sivil Havacılık Kurumsal Dönüşüm Modeli ile böylesi bir adımın uyumsuzluk teşkil edeceği ifade edildi. Dolayısıyla, dışarıdan böyle bir talep gelmesi durumunda bunun uygun görülmeyeceği açıkça tarafımıza iletildi. Bizler de hemen ardından basın duyurumuz ile bu önemli bilgiyi siz değerli üyelerimiz ve kamuoyu ile paylaştık.
Şirketlerimizin ticari faaliyetleri elbette büyük ehemmiyet taşımakta; ancak millî değerlerimizden asla taviz vermememiz gerektiği de bir o kadar önemlidir. Yabancı iş gücüne dayalı bu tür girişimlerin, sosyo-kültürel farklılıkların yaratabileceği ciddi travmalar göz ardı edilerek yapılmaması gerektiğini bir kez daha vurgulamakta fayda görüyorum.
9 Şubat 2023 tarihinde, hem otoritemize hem de kamuoyuna ilettiğimiz gibi, sektördeki uyumun bozulmaması adına EASA lisansına sahip teknisyenlerimizin yetkilendirme süreçlerinin kademeli olarak çözüme kavuşturulması büyük bir önem taşımaktadır. Ancak bu kritik konu, ne yazık ki, çok ani ve sert bir model ile ele alınmış ve bu durum hem teknisyenlerimizi hem de şirketlerimizi zor durumda bırakmıştır. İlgili süreçlerle alakalı olarak, gerek şirketlerin gerekse UTED’in ilettiği görüşler doğrultusunda yetkililerle yapılan görüşmelerde, bu konunun yeniden değerlendirilmesi ve daha sürdürülebilir bir yol haritasının çizilmesi gerektiği gündeme gelmiştir. Bu bağlamda, siz değerli üyelerimize ilgili konuda yeni bir yol haritasının oluşturulacağı bilgisini de paylaşmak isteriz.
Yazımı sonlandırırken, bugün bu satırları kaleme alma özgürlüğünü bana sağlayan, millî kimliğimizi tam anlamıyla ortaya koyduğumuz Cumhuriyetimizin 101. yılında, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları ve Meclis-i Mebusan’a şükranlarımı sunuyorum.
“Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır; ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.” Mustafa Kemal Atatürk
Saygılarımla